'Yabancı dil travma olmamalı dinleme ve yazma becerisine odaklanılmalı'
Yabancı dil öğreniminin sadece okuyup anlayan ama üretmeyen bir yaklaşımla travma haline getirilmemesi gerektiğini dile getiren Dr. Öğr. Üyesi Şahin Gök, 'Yabancı dili öğrenirken daha çok dinleme ve yazma becerilerine odaklanılmalı. Öğrenimi ve konuşmayı engelleyen en önemli sorunlardan biri de hata yapma kaygısıdır' dedi.
Yabancı dil öğreniminin sadece okuyup anlayan ama üretmeyen bir yaklaşımla travma haline getirilmemesi gerektiğini dile getiren Dr. Öğr. Üyesi Şahin Gök, “Yabancı dili öğrenirken daha çok dinleme ve yazma becerilerine odaklanılmalı. Öğrenimi ve konuşmayı engelleyen en önemli sorunlardan biri de hata yapma kaygısıdır” dedi.
Her geçen gün büyüyen ve dışa açılan, hatta birçok alanda özellikle yükseköğretimde cazibe merkezi olan Türkiye’nin yabancı dil öğrenme ihtiyacı olduğuna dikkat çeken İstanbul Gelişim Üniversitesi Yabancı Diller Yüksekokulu Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Şahin Gök, yabancı dil sınavlarının dinleme, okuma, konuşma ve yazma becerilerini ölçecek bir şekilde tasarlanması gerektiğini dile getirdi. Gök, “Dil çoğunlukla sesli veya yazılı iletişim aracıdır. Dili sadece okuyup anlayan ama üretmeyen bir yaklaşımla yabancı dil öğrenimini travma haline getirdik” ifadelerini kullandı.
“Dinlemeye ve yazmaya odaklanılmalı”
Yabancı dili öğrenirken daha çok dinleme ve yazma becerilerine odaklanılması gerektiğine vurgu yapan Dr. Öğr. Üyesi Şahin Gök, “Mevcut yabancı dil öğrenme anlayışımızda dil girdisi olarak sadece gözlerimizle okuyarak öğrenip beynimize kaydediyoruz. Sesli girdi yani dinleme oranı yok denecek kadar az olduğu için sesli çıktı yani konuşma da çok az oluyor. Yazma becerisi de anlamlı dil çıktılarını ve öğrenmenin kalıcı olmasına katkı sağlar” diye konuştu.
“Yoğun ve anlayarak dinleme kendiliğinden konuşmaya hazırlar”
Gök, çocukların yaptığı gibi yoğun ve anlayarak dinlemenin kendiliğinden konuşmaya zemin hazırladığını belirterek, “Yoğun ve anlayarak dinleyerek, dilin ritmini, kendine has müziğini kulağımızla yakalarız. Yeterli dinleme oluştuğunda dilin doğal haliyle kelime kelime değil anlam guruplarıyla blok blok dilimizden döküldüğünü, hatta buna engel olamadığımızı görürüz. İkinci adım konuşma safhasında, çocuklar gibi başta hatalara odaklanmadan mesajı karşı tarafa iletmeye çalışmak iletişimi gerçekleştirir” dedi.
“Hata yapmaktan korkuyoruz”
Yabancı dil öğrenimini ve konuşmayı engelleyen en önemli sorunlardan birinin hata yapma kaygısı olduğunu söyleyen Gök, “Oysa her dil konuşulan yabancı dile kendinden bazı kavramlar ekler, ses veya kelimelerin farklı kullanımları gayet doğaldır. Konuşurken yapılan hatalar doğal öğrenme süreçlerinin gereğidir. Çocukların eksik telaffuzları ve dil yanlışlarını seviyor ve onları daha fazla konuşmaya motive ediyoruz. Aynısını kendimize de uygulamalıyız, hatalara takılmadan mesajı karşıya iletmeye gayret etmeliyiz. Biraz kendimize güven birçok sorunu çözecektir” diye konuştu.
“Sınıfta Türkçe konuşulmazsa, sorun çözülür"
Yabancı dili konuşmak için yabancı hocaların da çözüm olmadığını belirten Gök, “İngilizce eğitiminde üst sıralardaki ülkelerde yabancı hocaya dayalı bir sistem yoktur. Günümüz internet dünyasında her türlü orijinal dil materyaline ulaşmak mümkündür. Anlayışımızı ve yaklaşımımızı değiştirmek zorundayız. Hangi seviyede olursa olsun yabancı dil öğreten hocalarımız sınıf içi ve sınıf dışında Türkçe konuşmasın, sorunlarımızın büyük bir çoğunluğu kendiliğinden çözülür” dedi.
“Farkındalık oluşturma çalışmalarına odaklanıyoruz”
İstanbul Gelişim Üniversitesi bünyesinde ezberlenmiş anlayışların tersine, dinleme ve konuşmaya ağırlık vererek, sınıf içi Türkçe kullanımını minimize ettiklerini ifade eden Gök, “Hedef dilde konuşma kültürünü yerleştirmeye çalışıyoruz. Öğrencilerimizi bilgilendirerek sınıf içi ve dışında İngilizce konuşmaya ve kullanmaya motive ediyoruz. Dili öğretmeye çalışmaktan çok nasıl öğrenileceği konusunda farkındalık oluşturma çalışmalarına odaklanıyoruz” ifadelerini kullandı.
“Yabancı öğrenci dil öğreniminde şans”Her yıl yabancı uyruklu öğrenci sayılarını da artırdıklarını belirten Gök, “Bu öğrencilerimizin İngilizce iletişim kurmada çok büyük katkılarının olduğunu gözlemliyoruz. Şu an dört bin civarında yabancı uyruklu öğrencimiz var bu sayıyı on bine çıkarmayı hedefliyoruz. Onları yabancı dil öğretmede şans olarak görüyor ve Türkiye’nin geleceğinde büyük roller oynayacakları bilinciyle hareket ediyoruz” diye konuştu.