Türkiye Düşünce Platformundan, Prof. Dr. Ali Erbaş'a destek

Türkiye Düşünce Platformu, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş'a destek verdi.

Türkiye Düşünce Platformundan, Prof. Dr. Ali Erbaş'a destek
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Türkiye Düşünce Platformu, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş’a destek verdi.

Türkiye Düşünce Platformu Yüksek İstişare Kurulu tarafından yapılan yazılı açıklamada, ’’Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi açılışından rahatsız olanlar, hutbe üzerinden Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş’a saldırıyor’’ denildi.

Açıklamada, Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi’nin açıldığı gün İstanbul’un tarihi bir gün yaşadığına dikkat çekilerek, ’Sadece ülkemiz için değil, daha önce İstanbul’dan yönetilen, İbrahim milletinin bir devamı olan Muhammed ümmeti, Osmanlı Milletler topluluğu, Doğu Roma Milletler topluluğu, İbrahimi gelenekten gelen Ortodoks milleti için bir milad oldu. Bu süreç tarihin uyanışı, bir medeniyet ırmağının yatağına geri dönüşü gibi özel bir anlam taşıyor. Dün İstanbul’dan yönetilen halklar, bugün dünyanın üçte ikisinde hala varlıklarını korumaya devam ediyorlar. Ayasofya’nın ibadete açılışı bu halklara verilen bir uyanış mesajıdır. ’Kalk borusu’dur. Daha önce Cumhurbaşkanımızın okuduğu Fatih Vakfiyesi, siyasi anlamda, Fatih Sultan Mehmet Han Hazretlerinin emaneti ile ilgili olarak vakfiyesine sadakat, din, tarih, hukuk, ahlak ve insanlık borcudur. Cumhurbaşkanının bunu ilanı siyasi ve manevi mirasın ve vasiyete sadakatın ilanı mahiyetindedir’’ denildi.

Açıklamada, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş’ın, hutbe okumak için merdiyenlerden çıkarken, elinde Hz. Davud’un kılıcını remzeden bir kılıçla hutbe okuması, risalete saygının yanında, Hz. Süleyman’a ve Davud’a selam mahiyetinde önemli bir işaret olduğunun altı çizilerek, ’’Kılıcı taşırken verdiği mesaj, kimseye düşmanlığım yok, ancak alemlere rahmet olarak gönderilen bir peygamberin ümmeti olarak, haksızlıklar karşısında susan dilsiz şeytan olmama iradesi ile, başkalarına karşı İlahlık ve Rablik taslayan müfsidler topluluğuna karşı, herkesin mal, can, namus, akıl-inanç ve nesil emniyetini korumak üzere, bir örneğini kurtuluş savaşında Maraşta Ulucami’de yaşandığı gibi, ruhu İslamdan alan, TBMM’nin açılış bildirisinde ifadesini bulan Kuvayı milliye ve müdafai hukuka sadakat mesajı yanında, zulme, sömürüye, işgale boyun eğmeyeceğiz, mesajıdır. Ancak kökleri bu topraktan beslenmeyen nasipsizler İngiltere Kraliçesinin elindeki kılıca ses çıkarmaz veya çıkaramaz iken Erbaş’a saldırmakta ve karalamaya çalışmaktadır.

Müslümanlar sadece Hz. Muhammed’e selatu selam getirmezler. Al-i İbrahim, Ali İmran ve Al-i Muhammed’e salat ve selam ederler. Al- İbrahim sonrası 1000 yıl peygamber olan Yakub AS’ın oğullarından Hz. Musa’ya, Davud’un sapanı ile saltanatı son bulan Talud (aynı zamanda Çanakkale’deki İngiliz gemisinin adı Goliath onun diğer adı) üzerinden Hz. Davud’a, Süleyman Mabedini yapan ve orada ilk hutbeyi okuyan Hz. Süleyman’a selam vardır. Ayasofya Süleyman Mabedine naziredir. Burada Goliath üzerinden Çanakkale şehidlerine selam vardır. Namaz kılarken imamın durduğu Mihrab “Zekeriyal Mihrab”dır ve orada İki kıble bir noktada birleşir. O makam kıbleteyn makamıdır. Ali İmran ailesinden olan Hz. İsa, Hz. Meryem, Hz. Zekeriya’ya, Hz. Yahyaya, Nebukadnezar sonrası Tevratı toplayan ve mabedi yeniden inşa eden Üzeyir aleyhisselama selam vardır. Bugün, Ayasofya’nın camiye çevrilmesine karşı çıkanlar, Ayasofya’yı yıkan, Konstantinapolisi işgal eden Latin askerleri, Katolik Haçlı askerlerinin yanında saf tutuyorlar. Oysa Bizans halkı, “başımızda kardinal şapkası görmektense Osmanlı sarığı görmeyi yeğ tutarız” diyerek Fatihin ordusunda asker oldular. Fatih İstanbul’u Bizans’tan almadı, Bizanslılarla birlikte, Ayasofya’yı yıkan, Laitin işgalinden kurtardı’ ifadelerine yer verildi.

Açıklamada, ’’Bizim safımız belli. Biz yüzümüzü iki kıblemize dönük olarak, Fatihin vasiyetine sahip çıkarak dün Ayasofyadaydık. Fatihin 6 asır önceki vakfiyesi ve vasiyetnamesindeki ifadelerden yola çıkarak siyasi bir takım argümanlarla ortalığı karıştırmak isteyenleri edebe davet ediyoruz. Fatih Vakfiyesi, tapuda vakıflarda aynen duruyor. Onu yayınlamayı da mı yasaklayacaksınız? Siz kimsiniz? Bu cür’et ve cesareti nereden alıyorsunuz? Diyanet İşleri Başkanımızı cesur, vakur duruşundan dolayı tebrik ediyoruz. Ayasofya’nın tekrar özüne dönmesinden rahatsız olanları ve Yunanistan’ın matem acısını derinden hissedenlerin şerrinden ülkemizi ve Biladi İslami korusun’’ denildi.