Tarihin En Büyük Aşkları
Dünyanın kabusu olan Adolf Hitler ve Eva Braun aşkı
Tarihten günümüze kadar yaşanan birçok aşk vardır ki bunların birçoğu hikâyelere konu olmuş, birçoğu efsanelere dayandırılmış ve birçoğunu da mitolojide yerini almıştır. Fakat bu listedekiler biraz daha farklı... Faşist bir lidere âşık olan kadının intihar girişimleri, âşık olduğu kadınla evlenmek için tahtını bırakan kral... Oldukça realisttik hikâyelerle bir duygu seline kapılacaksınız. İyi okumalar dilerim.
Marcus Antonius ve Cleopatra Aşkı
Hayatı çalkantılarla ve entrikalarla dolu olan meşhur ve güzel Kraliçe Cleopatra, aşık olduğu adam Jül Sezar'ın ölümünden sonra oldukça zor günler geçirdi. Sezar'ın ölümünün ardından Roma İmparatorluğu da doğu-batı olarak ikiye bölündü.
Roma’nın bölünmesiyle beraber Cleopatra’nın hayatı tamamen değişti ve Sezar’a duyduğu aşkın kat ve kat fazlasını duyacağı hayatının aşkı Marcus Antonius ile tanıştı.
Roma imparatorluğunun doğu tarafının Kralı Marcus Antonius oldu. Romalı komutan Marcus Antonius Mısır'ı ziyareti sırasında Cleopatra’yı gördü. Birbirlerine görür görmez aşık olmuş olan bu çiftin M.Ö. 40 yılında ikiz çocukları oldu. Antonius ve Cleopatra aradan 4 sene geçtikten sonra M.Ö. 36 yılında da evlendi.
Antonius, eşi Cleopatra’ya o kadar âşık olmuştu ki Cleopatra’yı Mısır, Kıbrıs, Girit ve Suriye valisi tayin etti. Fakat Antonius'un kendi gücünü bu şekilde kullanması Roma Senatosunu karıştırdı ve Marcus Antonius vatan hain ilan edildi. Bu olaydan sonra M.Ö. 31 yılında Antonius ve Cleopatra Mısır'a kaçmak zorunda kaldı. Bu çiftin aşkı ne yazık ki Cleopatra’nın şüpheli ölümü (intihar veya zehirlenme) ile sonlandı. Bu acıya dayanamayan Marc Antonius de kendini bıçaklayarak öldürdü.
Hayatı çalkantılarla ve entrikalarla dolu olan meşhur ve güzel Kraliçe Cleopatra, aşık olduğu adam Jül Sezar'ın ölümünden sonra oldukça zor günler geçirdi. Sezar'ın ölümünün ardından Roma İmparatorluğu da doğu-batı olarak ikiye bölündü. Roma’nın bölünmesiyle beraber Cleopatra’nın hayatı tamamen değişti ve Sezar’a duyduğu aşkın kat ve kat fazlasını duyacağı hayatının aşkı Marcus Antonius ile tanıştı.
Kanuni Sultan Süleyman ve Hürrem Sultan Aşkı
Osmanlı tarihinde önemli bi yer tutan bu aşk, Osmanlı padişahlarının en etkili isimlerinden Kanuni Sultan Süleyman gönlünü Rus asıllı bir cariyeye kaptırmasıyla başladı. Saraydaki adı Hürrem olarak bilinen bu cariye, Kanuni Sultan Süleyman’ı cazibesiyle ilk bakışta etkilemeyi başardı ve Sultanı kendine aşık etti.
Hürrem, Muhteşem Süleyman'ı sadece kendine aşık etmedi onun nikahlı eşi oldu. Artık Hürrem Sultan olarak anılmaya başlayan Hürrem, Osmanlı tarihinde entrika çalışmalarıyla ün yaptı. Hürrem Sultan, Osmanlı devletinde yönetimde hak sahibi olan tek kadın oldu.
Hürrem Sultan, Kanuni Sultan Süleyman’ın kendisine olan aşkını hep kullandı, düzenlemiş olduğu saray içindeki entrikalarla devleti olumsuz bir şekilde etkiledi. Hürrem Sultan, Kanuni Sultan Süleyman’ı ilk eşi Gülbahar Hatunu ve ondan olan oğlunu Mustafa’yı öldürmesi için kışkırttı. Hürrem çevresinde tehlike arz eden bütün kişileri Kanuni’nin kanına girerek ya öldürtüyor ya da cezalandırıyordu. Kanuni'nin ise Hürrem Sultan'a olan aşkı onun kolları ve gözyaşları arasında ölene kadar devam etti.
Napolyon Bon apart ve Josephine Aşkı
Bu aşk Napolyon Bon apart ile gerçek adı Rose olan sevgilisinin yaşamış olduğu aşktı. Rose, gerçek ismini sevmediği için Napolyon ona Josephine demeyi tercih etti. Josephine’de bu ismi Napolyon’a olan aşkından dolayı ölene kadar kullandı.
Napolyon, Josephine için yazdığı aşk mektuplarını da Fransız ordusuyla dünyanın dört bir yanından ona ulaştırırdı. Tarihler 1796 yılının Ocak ayını gösterdiğinde beklenen an geldi Napolyon Josephine'e evlenme teklifi etti. 1804 yılında da Napolyon ve Josephine Fransa İmparatoru ve İmparatoriçesi olarak tahta geçti.
Bu çiftin aşkı ne yazık ki Josephine'in kısır olduğunun anlaşılması üzerine sonlanmak zorunda kaldı. Çünkü imparator soyunun olması gerekliydi. Çift 1810 yılında boşandı ve Napolyon da Marie Louise ile evlendi.
Bu aşk Napolyon Bon apart ile gerçek adı Rose olan sevgilisinin yaşamış olduğu aşktı. Rose, gerçek ismini sevmediği için Napolyon ona Josephine demeyi tercih etti. Josephine’de bu ismi Napolyon’a olan aşkından dolayı ölene kadar kullandı.
Franklin D. Roosevelt ve Eleanor Aşkı
Amerikan Başkanı Franklin Roosevelt ve Eleanor Roosevelt ile arasındaki ilişki 1903 yılında başladı. Aynı yıl Kasım ayında nişanlanan çift ve 1905 yılında büyük bir mutlulukla dünya evine girdi.
Roosevelt çifti oldukça mutlu bir yaşam sürerken, bir anda Roosevelt'in sekreteriyle olan ilişkisi ortaya çıktı ve bu olay Amerika'da skandal yarattı. Fakat Eleanor gururunun yerine aşkının peşinden giderek evliliğine sahip çıktı.
Çift 1921'de Campobello adasında tatil yapmaya gittiğinde ise talihsiz bir an yaşadı. Başkan Franklin Roosevelt o dönemin yaygın hastalığı çocuk felci hastalığına yakalandı. Franklin Roosevelt, bu hastalık sonucu artık kalıcı olarak felç oldu. Eşi Eleanor ise her zamanki gibi Franklin’in en büyük destekçisiydi ve ölene kadar onun yanından ayrılmadı..
Prens Rainier ve Grace Kelly Aşkı
Monako Prensi Rainier ile oyuncu Grace Kelly ilk defa 1955 yılında Cannes Film Festivali'nde bir araya geldi. Tanıştıkları an birbirlerinden oldukça etkilenen Grace Kelly ile Prens Rainier yaklaşık bir yıl süren flört dönemi yaşadı.
Birbirlerine büyük bir aşkla ve tutkuyla bağlanan bu çift, bir yılın sonunda 30 milyon kişinin televizyondan izlediği görkemli bir düğünle evlendi. Artık Monako Prensesi olarak anılmaya başlayan Kelly ise aşkı uğruna sinema kariyerini sonlandırdı.
Eşi Prens Rainier, Grace Kelly'nin filmlerini Monako'da yasakladı. Grace Kelly ile Prens Rainier çifti bu evliklerini üç çocuk taçlandırdı.
John Lennon ve Yoko Ono Aşkı
John Lennon ile Yoko Ono, ilk kez 1966 yılında Ono'nun Londra'daki resim sergisi açılışında tanıştı. Bu ikilinin tanıştığı dönemlerde evli olan John Lennon eşi ile arasında bir takım problemler yaşıyordu.
Sonunda beklenen oldu ve John Lennon eşi Cynthia ile anlaşmalı bir şekilde boşandı. Ve bir yıldır birliktelik yaşadığı Yoko ile 1969 yılında evlendi. Bu çift herkesin saygı duyduğu bir ikiliydi. Yoko Ono, John Lennnon’un albümlerinde de ona destek verdi ve birlikte çalıştı. O dönemde yaşanan Vietnam savaşını da birlikte protesto etti.
The Beatles grubunun dağılmasından sonra New York'a taşınan çift, oldukça güzel birlikteliklerini 1975 yılında doğan oğullarıyla daha da güzel hale getirdi. Fakat bu mutluluk ebediyete kadar gitmedi. 8 Aralık 1980 tarihinde John Lennon, evinin önünde vurularak öldürüldü bu aşk da tarihin tozlu sayfalarına gömüldü.
Hayatının en büyük acılarından birini yaşayan Yoko Ono, eşi Lennon’un anısına Central Park'ta Strawberry Fields Anıtını, Japonya'da John Lennon müzesini ve İzlanda'da Imagine Peace Kulesini yaptırarak eşine olan aşkını tüm dünyaya gösterdi ve onu ölümsüz kıldı.
Prens Edward ile Wallis Simpson Aşkı
Edward ile Wallis Simpson’ın aşkı tarihteki en duygusal ve en anlamlı aşkların başındadır. ABD'li Wallis Simpson, çocukluğunda zengin bir aileden gelmesine rağmen, babasının ölümüyle maddi anlamda sıkıntı yaşamış olan bir genç kızdı.
İlk evliliğini bir deniz subayı ile yapan Wallis, eşinin alkol bağımlısı olması sebebiyle evliliğini hemen sonlandırdı. Wallis, daha sonra ikinci bir evlilik yaptı ve bu evliliği sırasında İngiltere'de veliaht olan Prens Edward ile tanıştı.
Prens VIII. Edward, o dönemde zekâsı ve karizmasıyla bütün kadınların hayran olduğu bir erkekti. Prens Edward, çok güzel bir bayan olmamasına rağmen Wallis’i görür görmez ona vuruldu. Wallis’in zarafeti ve kültürü Prens Edward’ı fazlasıyla etkiledi. Ve zamanla aralarında tarihe adını yazacak bir aşk doğdu.
Wallis, 1936 yılında eşinden boşandığında aynı yıl Prens Edward da babasını kaybetti ve VIII. Edward adıyla tahta çıktı. Birbirlerine delicesine âşık olan bu çiftin, ne yazık ki ömür boyunca beraber olmalarının önünde çok büyük engel vardı. İngiliz kraliyet ailesi Wallis’in hem ABD’li olmasından hem de iki evlilik yapmasından dolayı bu evliliğe onay vermedi.
Kral VIII. Edward, durumu anladı ve bir karar alması gerektiğinin farkına vardı. 1936 yılının Aralık ayında Kral Edward radyodan bir açıklama yapmaya karar verdi. Oldukça heyecanlı ve son derece kararlı bir ifadeyle deli gibi aşık olduğu Wallis Simpson ile evlenmek için tahttan indiğini, görevini de kardeşine devrettiğini açıkladı. Sadece 325 gün krallık yapan Edward, ülkedeki bütün herkesi şoke etti.
Ve bundan tam 6 ay sonra 3 Haziran 1937'de Edward ve Wallis Fransa'da Conde Şatosu'nda oldukça romantik bir düğünle dünya evine girdi. Edward bu evlilikle birlikte tacını kaybederek Windsor Dükü ünvanını aldı. Tüm dünyada yankı uyandıran bu aşk monarşinin kurbanı olmadı ve sınır tanımamış bir sevginin sembollü oldu
Adolf Hitler ve Eva Braun Aşkı
Dünyanın kaderini değiştiren isim Adolf Hitler ve Eva Braun aşkı da tarihin tozlu sayfalarına karışmış gizli bir aşk olmuştur. Eva, Adolf Hitler ile tanıştığında 18 yaşındaydı ve Heinrich Hoffman’ın fotoğraf atölyesinde çalışıyordu. Hitler'i gördüğü anda köre körüne aşık olan Eva Braun politikayla hiç alakası olmayan birisiydi. Fakat aşık olduğu insan onun alışkanlıklarını baştan aşağı deiğiştrip onu kendi fikirlerinden beslenen bir insan yapacaktı.
Hitler, politikaya olan düşkünlüğü ve Nazi Partisi liderliği sormluluğundan dolayı Eva'ya gerektiği kadar vakit ayıramıyordu ve bu durum Eva'yı dönem dönem kıskançlık krizlerine sokuyordu. Eva kıskançlık krizlerinin tavan yaptığı bir anda sinirine daha fazla hâkim olamadı ve 1 Kasım 1932’de kendisini tabancayla boynundan vurdu. Ne yazıkki bu olay, hayati tehlikeyi atlatan Eva’nın ilk ve son intihar girişimi olmadı. Eva, 29 Mayıs 1935’te yine aynı sebepten ötürü tekrar intihar girişiminde bulundu. Hitler'in politikaya olan aşkının kendisinden daha büyük olduğu gerçeğini bir türlü kabul edemiyordu
Adolf Hitler, evlenmeye ve daha fazla ilgi göstermeye bir türlü yanaşmıyor ve dönemin koşullarından dolayı bu duruma bir türlü ayak uyduramıyordu. Tarihler 29 Nisan 1945’i gösterdiğinde müttefikler Berlin’i kuşatmıştı, Adolf Hitler ise aldığı ani bir kararla Eva ile evlenmeye karar vermişti.
Eva’nın yıllardır beklediği gün gelmişti, Hitler artık onun eşi olmuştu. Fakat Eva yıllardır hayalini kurduğu günün 24 saat sonrasında öleceğini hiç aklına getirmemişti. Bu kadar kısa sürmemeliydi. İkinci Dünya Savaşı boyunca ateşlenen milyarca merminin ardından, Hitler’in kendi silahından çıkan tek mermi, hikayenin noktası olmuştu. 30 Nisan 1945 günü, Berlin’deki sığınağında Almanya’nın iki taraftan nasıl talan edildiğine dair haberleri almakta olan Hitler, karısı Eva Braun’u da yanına alarak sığınaktaki odasına çekildi. Önce Hitler’in sadık aşkı Eva kırdı siyanür kapsülünü. Ağızda kırılan kapsül saniyeler içinde etkisini gösterdi, Hitler’in gördüğü son ölüm karısının ölümüydü. Sıra kendisine geldi. Siyanür kapsülünü ağzında kırdı ve işini garantiye almak için tabancasıyla başına bir el ateş etti. Hitler ve Eva’nın saklandığı yer müttefikler tarafından kuşatıldı. Ve Eva yıllardır aşık olduğu adamın elinden ölümü tatmıştır. Adolf Hitler silahıyla önce Eva’yı sonra da kendisini vurarak Eva'nın kalbine kendisine olan aşkını Berlin'e ise Führerlik aşkını gömdü...
Voltaire ve Emilie du Chatelet Aşkı
Dünyaca ünlü Fransız yazar Voltaire, Fransız kraliyet ailesi tarafından son derece sevilen bir yazardı. Aşık kadın Emilie du Chatelet ise genç, akıllı ve kültürlü bir bayandı. İkilinin birbirleriyle tanışması Emilie'nin Marquis du Chatelet ile evli olduğu zamanlara denk geldi. Emilie, Voltaire ile tanıştıktan sonra ondan öyle etkilendi ki bu aşk için evliğinini bitirdi.
Bu çiftin tek istediği, çevresindeki insanların ne düşündüğü önemsemeden beraber olup aşklarını dilediğince yaşamaktı.
Topluma bir tepki olarak Voltaire ve Emilie ölene kadar evlenmediler. 15 yıl boyunca sevgili olarak yaşadılar. Ve bu durum onların toplumda sürekli göze batmalarına sebep oldu fakat onlar bu duruma hiç aldırış etmedi.
Hatta ve hatta Voltaire ve Emilie, Emilie’nin eski kocası tarafından alınan bir evde yaşadı. Bu sıra dışı çift birbirlerine sadece fiziksel bir çekim duymadı birbirlerinin kişisel özelliklerine her daim hayran kalarak aşklarını yaşadı.
Evita Ve Juan Peron Aşkı
Tarihte unutulmayacak bir aşk hikâyesi de Evita ve Juan Peron aşkıdır. Bu aşk hikâyesi 1940′lı yılların Arjantin’in de yaşandı. Evita ve Juan, Arjantin’de politik açıdan güçlü kişilerdi. İkilinin arasındaki tek fark Evita’nın maddi imkânsızlıklarının olmasıydı.
Bu çift ile ilgili, Evita’nın fakirlikten kurtulmak için Juan’ı baştan çıkartdığı söylendi ve Juan'ı parası için tercih etti denildi. Her ne şekilde olmuş olsa da Evita Juan’ı kendisine âşık etmeyi başardı ve bunun yanında kendisi de Juan’a deli gibi âşık oldu.
Arjantin'de bu aşk, Evita'nın oynadığı bir oyun olarak görülse de onların birbirlerine olan bu aşkı görüldüğünde zamanla bu tabu yıkıldı. Çiftine delicesine bağlanmaları en nihayetinde adını unutulmaz aşkların arasına yazdırdı.
Çift birlikteliklerindeki başarıyı, politik güçlerini birleştirdikten sonra da elde etti. Gözde çift Arjantin’in politik faaliyetlerinin akışında önemli rol üstlendi. Evita ve Juan Peron çifti halk tarafından oldukça sevilen bir çift oldu. Ne yazık ki bu güzel aşk, Evita’nın kanser hastalığına yakalanıp acı bir şekilde ölmesiyle sonlandı.
İşte dostlar bu güne özel tarihi büyük aşklardan bazılarını değerleyip toparlayıp sundum...
Bu gün "Sevgililer günü" dediğimiz gün bile ölümden doğmuştur M.S. 3. yüzyılda Roma İmparatoru Claudius II, ordusunu güçlendirmek için genç erkeklerin evlenmesini yasaklamıştır. 3. yüzyılda Aziz Valentine’nin bu yasağa karşı gelip gizlice kıydığı nikahlardan dolayı bu ihanetin karşılığını canıyla ödeyen Aziz Valentine M.S. 270 yılında 14 Şubat’ta idam ediliyor...O gün bugündür "Sevgililer günü "diye kutlanıyor...
Bu ölüm bir son olan başlangıçtır benim düşüncemde...
Kutlu olsun Sevgi gününüz...
Sevdiklerinize Sarılarak Kalın...
Chenay Kobak