Silivri İftar ve Sahur vakitleri 2014 (Silivri İftar Saatleri İmsakiye)

Silivri İftar vakitleri ve İftar saatleri Haberini okuyorsunuz. Diyanet tarafından Silivri için hazırlanan İmsakiye ile sahur ve İftar vakitleri sha.com.tr sitemizden öğrenebilirsiniz. Ramazan Ayı boyunca Silivri Namaz vakitleri, İftar ve Silivri sahur saatleri, Silivri ezan saatleri sitemizde olacaktır. Silivri 2014 İftar saatleri, Silivri İftar ve sahur saatleri 2014, Silivri 2014 Ramazan sahur saatleri Haberimizin detayında olacaktır. Silivri İftar saatleri Diyanet İşleri Başkanlığı Resmi 2014 Ramazan İmsakiyesi ışığında hazırlanmıştır. Silivri İçin İftar Vakti Ne Zaman Giriyor 2014, Silivri Akşam Ezanı Ne Zaman Okunacak?

Silivri İftar ve Sahur vakitleri 2014 (Silivri İftar Saatleri İmsakiye)
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Silivri İftar vakitleri ve İftar saatleri Haberini okuyorsunuz. Diyanet tarafından Silivri içinhazırlanan İmsakiye ile sahur ve İftarvakitleri sha.com.tr  sitemizden öğrenebilirsiniz. Ramazan Ayı boyunca Silivri Namaz vakitleri, İftar ve Silivri sahur saatleri, Silivri ezan saatleri sitemizde olacaktır. Silivri2014 İftar saatleri, Silivri İftar ve sahursaatleri 2014, Silivri 2014 Ramazan sahursaatleri Haberimizin detayında olacaktır. Silivri İftar saatleri Diyanet İşleri Başkanlığı Resmi 2014 Ramazan İmsakiyesi ışığındahazırlanmıştır. Silivri İçin İftar Vakti Ne Zaman Giriyor 2014, Silivri Akşam Ezanı Ne Zaman Okunacak?


Allah’ın emir ve yasakları elbetteki kulların iyiliği içindir. islâm bilginleri, bütün hükümlerin insanlarınyararlarını gerçekleştirme amacına yönelik olduğu konusunda görüş birliği içindedirler. Allah’ın yapılmasını istediği şeylerde kullar için çok büyük faydalar, yasakladığı şeylerde ise büyük zararlar bulunduğu inkar edilemez bir gerçektir. islâmi öğretinin kendilerine yüklediği görev gereği islâm âlimleri çeşitli ibadetlerinyarar ve hikmetleri konusunda öteden beri kafa yormuş, bunların kişisel pratik yararlarından çok, insan nefsinin arındırılması ve yükseltilmesi yolunda fonksiyonel hâle getirilmesine çalışmışlardır. Bu bağlamda kulların yapmakla yükümlü tutulduğu ibadetlerin sağladığı bazı faydalar ya da hikmetler tespit edilebildiği gibi, bu faydaların veya gerçekleştirilmek istenen amaçların tamamının tespit edilemediği debir hakikattir.

 

Oruç ibadetinin temel hedefi insanları takvaya eriştirmektir. Bu bizzat Kur’an-ı Kerim’de “Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakınmanız için oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı...” (Bakara, 2,/183) şeklinde ifade edilmektedir. Oruç ibadeti kanaatkarlığımızı güçlendirir. Açlık çeken insan yoksulun, muhtacın durumunu anlar ve kanaat etmenin önemini daha iyi kavrar. Artık israf edemez olur. Allah Resulü’nün “Kanaat bitmeyen bir hazinedir (Beyhakî, “Zühd”, 2/88)” sözü, müminin kulaklarında yankılanır. Nimetin eskisinden daha çok kadrini bilen insan, Allah’a olan şükrünü artırır. Hırsın mahrumiyete, kanaatin rahmete vesile olduğunu anlar. Allah Resulü’nün “iktisat eden geçim sıkıntısı çekmez” (ibn Ebî Şeybe, el-Musannef, 5/331) müjdesi hayatında tezahür etmeye başlar.

Oruç ibadeti, insana iftar ve sahur ile, kılınan teravih namazlarıyla, diğer ibadetlerle hayataçekidüzen verme imkânı tanır.

 

Oruç ayı olan Ramazan Ayı, kulun Rabbine iltica ederek, günahlarının bağışlanması için hayatyoluna yerleştirilmiş fırsat ve hazinelerle doludur. Kişi, Kur’an üzerinde daha fazla düşünme imkânı yakalar. Ramazanın getirdiği bereketle insan, Kur’an’dan daha çok haz alır, onu daha derinden ve bilinçle dinleyip anlama imkânını elde eder. Oruç bedenin zekâtı olarak, vücuttabirikmiş zararlı unsurların def’i için metabolizmaya büyük bir imkân sağlar. insanın, vücudunu diğer canlılardan daha farklı olarak madde ve mananın sırlı ve ahenkli bir birleşimi olarak görmeye başladığı bu ayda vücutlar yenilenir, dimağlar parlar... Allah Resulü’nün “oruç tutunuz ki sıhhat bulasınız” sözünü teyit edercesine bedenlerimiz sağlık bulur. (Taberani, Mu’cemu’l-Ev-sat, VIII, 174) Ramazan orucu ümitsiz insanların bağışlanma ümitlerini yeşerttikleri bir zaman dilimidir. Oruç, ansızın gelecek sıkıntılara karşı insanlara dayanıklı olmayı öğreten bir öğretmendir. Çocuklarımıza dinlerini, havasını teneffüs ederek, yaşayaraköğrenme ve yaşama fırsatı veren bir aydır Ramazan...

 

Allah Resulü, inanıp karşılığını Allah’tan bekleyerek Ramazanı değerlendirenlerin geçmişgünahlarının bağışlanacağını söylemiştir. (Ne-sâî, “iman”, 21) Aynı şekilde Allah Resulü, Sa-habi Ka’b b. Ucre’ye hitaben: “Ey Ka’b! Namaz kişinin Müslüman oluşuna delildir. Oruç isesağlam bir kalkandır. Sadaka vermek, suyun ateşi söndürdüğü gibi günahları silip süpürür. Ey Ka’b! Haramla beslenerek teşekkül eden et ve kemiklere ancak ateşte olmak yaraşır.” (Tirmizî, “Cum’a”, 79) buyurmuştur. Orucun hikmetleri ile hükümlerini anlamak arasında sıkı bir bağ vardır. Oruç ibadetinin yerine getirilmesi ile ilgili kuralların bilinmesi, orucumuzu Allah Resulü’nün bize hikmet olarak bıraktığı sünnetine uygun oruçlar tutmamıza imkân tanıyacaktır.


İftar Duası

11 ayın sultanı mübarek Ramazan-ı Şerif"de İftar ile beraber edilecek dua;

Arapçası: Bismillahi vel hamdü lillâhi, allâhümme leke sumtü ve alâ rızkıke eftartü ve aleyke tevekkeltü, Sübhâneke ve ni hamdike tekabbel minni, inneke entes semiul aliym.

 

Türkçe Anlamı: Allahım! Senin için oruç tuttum, Senin için rızkınla orucumu açtım. Ancak Sana tevekkül ettim. Seni hamdinle tesbih ederim. Allahım Benden kabul buyur. Çünkü Sen işiten ve bilensin.

 

Ramazan orucu kimlere farzdır?

Akıllı, ergenlik çağına ulaşmış ve oruç tutmasına engel bir mazereti olmayan her MüslümanınRamazan orucunu tutması farzdır.

 

Hangi hâllerde Ramazan Ayında oruç tutulmayabilir?

islam dini, kişileri, güçleri nispetinde sorumlu tutmuş, güçlerini aşan veya sıkıntıya yol açan durumlarda kolaylaştırıcı hükümler getirmiştir. Aşağıdaki mazeretlere sahip kimselerinRamazanda oruç tutmakla yükümlü olmayıp daha sonra kaza etmelerine veya yerine fidye vermelerine ruhsat tanınmıştır: 

 

a) Yolculuk: Yolculuk, Ramazan ayında oruç tutmamak için ruhsat olarak kabul edilmiştir.Yolculuk esnasında tutulmayan oruçlar, daha sonra kaza edilir. Kur’an’da “Ey inananlar! Oruçsizden öncekilere farz kılındığı gibi, Allâh’a karşı gelmekten sakınasınız diye, size de sayılıgünlerde farz kılındı. içinizden hasta olan veya yolculukta bulunan, tutamadığı günler sayısınca diğer günlerde tutar. Oruca gücü yetmeyenler, bir düşkünü doyuracak kadar fidye verir. Kim gönülden iyilik yaparsa, o iyilik kendisinedir. Eğer bilirseniz, oruç tutmanız sizin için daha iyidir. ”buyurulmaktadır. (Bakara, 2/183-184). Geceden oruç tutmaya niyetlenip de gündüzleyinyolculuğa çıkmak zorunda olan kimse yolculukta zorluk çekerse, daha sonra kaza etmek üzereorucunu bozabilir. Ancak orucunu tamamlaması daha uygundur. Hz. Peygamber, Mekke’nin fethi için sefere çıktığında oruçlu iken, Kedîd denilen yere varınca orucunu bozmuştur. (Buharî, “Savm”, 34; Müslim, “Sıyam”, 15) Bu uygulama, sefere çıkınca orucun bozulabileceğini göstermektedir.

 

b) Hastalık: Oruç tuttuğu zaman, hastalığının artmasından veya uzamasından endişe edilen kimse ile, hastalığı sebebiyle oruç tutmakta zorlanan kişilerin Ramazan ayında oruç tutmayıp, iyileştikten sonra bunları kaza etmelerine izin verilmiştir. Yukarıda zikredilen âyet buna işaret etmektedir. Uzman bir hekim tarafından oruç tutması hâlinde hasta olacağı bildirilen kimse de hasta hükmündedir.

 

c) Hamilelik ve çocuk emzirme: Oruç tutmaları kendilerine veya çocuklarına zarar vermesi hâlinde, hamile kadınlar oruçlarını tutmayabilirler. Emzikli kadınlar da, sütlerinin kesilmesi veçocuklarının zarar görebileceği durumlarda oruç tutmayabilirler. Hz. Peygamber buna müsaade etmiştir (Nesâî, “Sıyam”, 50-51). 

 

d) Zor ve meşakkatli işlerde çalışmak: Oruç tuttuğu takdirde sağlığına bir zarar gelmesinden korkan kimse, orucunu tutmayabilir. Bu durumda olanlar, izinli olduğu günler veya uygun zamanlarda tutamadıkları oruçları kaza ederler. Bir zorunluluk olarak, ağır işlerdeçalışmak zorunda olan kişiler oruçlu olarak çalıştıkları takdirde sağlıkları risk altındakalacaksa, Ramazan ayında tutamadıkları oruçlarını uygun bir zamanda kaza ederler.

 

e) Yaşlılık: Oruç tutamayacak kadar yaşlı olan kimseler, oruç yerine fidye verebilirler. Bakara sûresinin 184. âyetinde, bu şekilde olup da oruca güç yetiremeyenlerin, oruç tutmayıp fidye vermeleri gerektiği hükme bağlanmıştır. iyileşme umudu olmayan hastalar da aynı hükme tabidir.

 

Oruç fidyesi ne demektir?

Fidye, bazı ibadetlerin eda edilmemesi ya da edası sırasında birtakım kusurların işlenmesi hâlinde ödenen dînî-malî yükümlülüktür. ibadetlerle ilgili fidye, oruç ve hacda söz konusudur. ihtiyarlık ve şifa ümidi olmayan bir hastalık sebebiyle oruç tutamayan ve daha sonra da kaza etmesi mümkün olmayan kimse, oruç tutamadığı her güne karşılık bir fidye öder. Kur’an-ı Kerim’de, “Oruç tutmaya güç yetiremeyenler, bir fakir doyumu kadar fidye öder.” (Bakara, 2/184) buyurulmaktadır. Bir fidye miktarı, bir sadaka-i fıtır miktarıdır. Sadaka-i fıtır ise bir kişiyibir gün için doyuracak yiyecek veya bunun para olarak karşılığıdır. Fidye vermek durumunda olan fakat buna maddi imkânı elvermeyen kimse Allah’tan af diler. Günler uzun olduğu içinoruç tutamayan hasta ya da yaşlılar, kısa günlerde oruç tutabilirlerse tutamadıkları orucu kısagünlerde kaza etmeleri gerekir. Bu durumda olan kimselerin vermiş oldukları fidyeler sadaka sayılır. Oruç fidyeleri, Ramazan ayının sonunda toptan verilebileceği gibi, Ramazan ayı içindegünlük olarak veya Ramazan ayı başında da verilebilir.

 

Oruca niyet nasıl yapılır?

Niyet, ibadetlerin kabulünün ön şartıdır. Niyetsiz yapılan amel ibadet değeri kazanmaz. Niyetin asıl gerçekleştiği yer kalptir. Bu da yapılacak ibadete başlama sırasında o ibadetin bilincinde olmakla gerçekleşir. Niyetin dil ile söylenmesi, kalben yapılan niyetin dışa vurulmasından ibaret olup, menduptur. Buna göre her ibadette olduğu gibi oruçta da kalben niyet etmek yeterlidir.Oruç için niyetin vakti, akşam namazı vaktinin girmesiyle birlikte başlar. Oruç için sahurakalkılması fiili bir niyettir. Kişi sahura kalkmamış olsa bile sabah bu bilinç içinde ise niyetli sayılır. Ramazan orucu ile günü belirlenmiş adak orucu ve nafile oruçlarda niyet etme zamanı, öğle namazına yaklaşık bir saat kalana kadar devam eder. Bunların dışındaki, kefaret, kaza,günü belirlenmemiş adak oruçlarında ise “imsak”tan önce niyet edilmesi gerekir.

 

Orucun zamanı hangi vakitler arasındadır?

Oruç tutma zamanı tan yerinin ağarması (fecr-i sadık) ile başlar, güneşin batmasına kadardevam eder. Oruca başlamaya imsak, orucu açmaya ise iftar denir. 

 

Akşamleyin yatmadan önce yemek yiyip oruç tutmaya niyet eden kişi geceuyandığında henüz imsak vakti girmeden yemek yiyip su içebilir mi?

“imsak”, sabah namazının girişini ve orucun başlayış vaktini ifade eder. Oruç tutacak kişinin bu andan itibaren yeme içmeye son vermesi gerekir. Ancak, oruca niyet zamanı ile oruca başlamazamanının çakışması şart olmadığı için daha önceden de niyet edilebilir. Bu itibarla, yatmadan önce yemek yiyip oruç tutmaya niyet eden kişi, geceleyin uyandığında imsak vaktine kadar yiyip içebilir.

 

Sahurda ezan bitene kadar yemek yenilebilir mi?

imsak vakti ezan ile değil, tan yerinin ağarması ile başlar. Bu sebeple ezan okunsun okunmasın imsak vaktinin başlaması ile yeme içmeye son vermek gerekir. Ezanın imsak vaktinden önce okunması, ezanla birlikte oruca başlamayı zorunlu kılmadığı gibi, ezanın geçokunması hâlinde de imsak vaktinin girmesinden sonra yiyip içmek mübah olmaz.

 

Kaza oruçlarının aralıksız olarak tutulması şartmıdır?

Ramazan ayında tutulmayan oruçların ve başlanıp da bozulan oruçların kaza edilmesi gerekir. Kur’an-ı Kerim’de, “içinizden hasta olan veya yolculukta bulunan, tutamadığı günlerin sayısınca diğer günlerde tutar.” buyurulmaktadır (Bakara, 2/184). Kaza oruçlarının aralıksız tutulması hakkında herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Bu itibarla, kazaya kalan oruçlar, oruçtutulması mekruh olan günler dışında, peşi peşine veya ayrı günlerde tutulabilir. Ancak buoruçların, bir an önce tutulması uygun olur.

 

Bozulan nafile orucun kaza edilmesi gerekir mi?

Nafile oruç, Ramazan ayının dışında tutulan oruçtur. Nafile de olsa, başlanan bir ibadetin tamamlanması gerekir. Bu nedenle diğer nafile ibadetlerde olduğu gibi, bozulan nafile orucunda, kaza edilmesi gerekir. Kaza orucu tutmakta olan kişinin de bu orucu bozması durumunda yine kaza gerekli olup, kefaret gerekmez.