Silivri Eğitim Bir Sen Öğretmen Sorunlarını Araştırdı
Van'da meydana gelen depremde hayatını kaybeden 75 öğretmenden dolayı 24 Kasım Öğretmenler Günü'ne buruk girdik. Nesilleri en iyi şekilde yetiştirmeye çalışan öğretmenlerin birçok sorunu bulunuyor
“Öğretmen ve Yöneticilerin Gündeme ve Gündelik Hayata İlişkin Değerlendirmeleri”
“Her kademedeki öğretmenin en temel sorunu,
ekonomik sorunlardır. Ücretler, öğretmenlerin hayat standartlarının temel
göstergeleridir. Bu nedenle ücretler, öğretmenlerin hayat şartları, mesleki
tatminleri, tükenmişlikleri ve öğretmenlerin genel anlamda durumu hakkında bize
bilgi vermektedir. Nitelikli eğitimin en önemli öğesi olan öğretmenlerin gelir
dağılımında aldığı pay; onların, hem kendilerinin hem de sundukları hizmetin
niteliğini görmekte bize yardımcı olmaktadır.
Öğretmenlerin
performanslarını doğrudan etkileyen en temel sorunları çözülmedikçe,
Türkiye’nin diğer alanlardaki gelişmesi tam anlamıyla sağlanamayacaktır.
Gelişmiş ülkeler, toplumların gelişiminde eğitimin önemini dikkate alarak,
milli gelirlerinden önemli bir payı eğitime ayırmakta; insan kalitesine yatırım
yapmakta ve işgücünün niteliklerini yükselterek üretime, verimliliğe katkı
sunmaktadır. Öğretmenler, ekonomik refahın sağlanamaması nedeniyle kendilerini
okula, öğrencilere ve eğitime tam manasıyla verememektedir. Ailelerini
geçindirmek ve borçlarını ödemekle meşgul olan öğretmenler, eğitimin
sorunlarına ilgi duymak, kendi mesleki seviyelerini yükseltmek gibi çabaları
ikinci plana atmak zorunda bırakılmıştır.
Türkiye’nin
geleceğini inşa eden ve en önemli meslek grubu içerisinde yer alan
öğretmenlerin gündeme ve gündelik hayata ilişkin görüş ve önerilerinin, hem
kamuoyunu aydınlatma hem de eğitim camiasının görüşlerinin neler olduğunun
tespiti açısından bilinmesinin önemlidir. Bu nedenle 12 ilde, 200 okulda, bin
200 öğretmen ve yöneticiyle yüz yüze “Öğretmen ve Yöneticilerin Gündeme ve
Gündelik Hayata İlişkin Değerlendirmeleri” araştırması sendikamız tarafından
yapılmıştır.
İşte
Araştırma sonuçları
Yüzde 45,3’ü Öğretmenlik Mesleğinin Giderek Önemini Yitireceğini Düşünüyor
Araştırmaya
katılan öğretmenlerin yüzde 45,3’ü öğretmenlik mesleğinin giderek önemini
yitireceğini düşünürken, yüzde 18,5’i mesleğin öneminin giderek artacağını
ifade ediyor. Mesleğin şimdiki gibi en fazla tercih edilen meslek grupları
arasında yer alacağını dile getiren öğretmenlerin oranı yüzde 22,7 iken,
mesleğin en az tercih edilen meslek grupları arasında yer alacağını
düşünenlerin oranı ise yüzde 11,9.
Öğretmenlerin,
kendi mesleklerinin gitgide önemini yitireceğini düşünmelerinin altında yatan
nedenlerin en başında, aldıkları ücretin yetersizliği, diğer kurumlarda
(sağlık, adalet, güvenlik gibi temel hizmet alanlarında) çalışanların daha
yüksek ücret alması, ek ders ücretlerinin yetersizliği, eşit işe eşit ücret
düzenlemesi sonucu ek ödeme alamamaları gibi ekonomik sorunlar geliyor. Bunun
yanında öğretmenlere ve öğretmenlik mesleğine gereken değer ve önemin
verilmemesi, bunların neticesinde mesleğin statüsünün ve saygınlığının da
gitgide düştüğü bir gerçek.
Öğretmenlerin
yüzde 43,4’ü MEB’in son 6 ay içindeki icraatlarının bazılarının olumlu
bazılarının olumsuz olduğunu belirtiyor. Olumsuz ve kesinlikle olumsuz olarak
değerlendiren öğretmenlerin oranı 43,3 iken, olumlu ve kesinlikle olumlu olarak
değerlendirenlerin oranı ise yüzde 13,3.
“MEB’in
yeni teşkilat yasasını nasıl değerlendiriyorsunuz” sorusuna cevap veren
öğretmenlerin yüzde 44,1’i MEB’in yeni teşkilat yasasının bazılarının olumlu
bazılarının olumsuz olduğunu ifade ederken, yüzde 43,3’ü olumsuz, yüzde 13,3’ü
ise olumlu olarak değerlendiriyor.
Katılımcıların Yüzde 72,4’ü Yöneticilere Rotasyonu Doğru Buluyor
Araştırmaya katılan öğretmen ve yöneticilerin yüzde 72,4’ü eğitim kurumları yöneticilerine rotasyon uygulanmasını olumlu, yüzde 13,5’i ne olumlu ne de olumsuz, yüzde 14,1’i ise olumsuz buluyor.
Eğitim
yöneticilerine rotasyon uygulanmasını, yöneticiler (yüzde 81,5) öğretmenlere
(yüzde 70,4) nazaran daha fazla olumlu değerlendiriyor. Burada yöneticilerin
büyük çoğunluğu (yüzde 81,5), kendilerine rotasyon uygulanmasının olumlu
olacağını söylüyor.
Üç Öğretmenden İkisi Şubat’ta Yapılan Eş Durumu Tayinlerinin Kaldırılmasını Uygun Bulmuyor
Her üç öğretmenden ikisi (yüzde 69) Şubat ayında yapılan eş durumu tayinlerinin kaldırılmasını uygun bulmazken, yüzde 17,9’u uygun buluyor. Kısmen uygun bulanların oranı ise yüzde 13,1.
Şubat
ayında yapılan eş durumu tayinlerinin kaldırılmasını, bayan öğretmenler (yüzde
74,2) erkek öğretmenlere (yüzde 64,2) nazaran daha fazla olumsuz buluyor.
‘Doğu ve Güneydoğu’da Öğretmen Açığı Ek Tazminatla Kapatılır’ Diyenlerin Oranı yüzde 51,4
“Doğu
ve Güneydoğu bölgelerindeki öğretmen açığı sizce nasıl kapatılmalıdır”
sorusuna, öğretmenlerin yüzde 51,4’ü “zorunlu hizmet bölgesindekilere ek
tazminat verilmesiyle”, yüzde 37,3’ü “yeni kadro açılmasıyla”, yüzde 8,2’si
“rotasyonla”, yüzde 3,1’i “zorunlu hizmet süresinin uzatılmasıyla” cevaplarını
veriyor.
Yüzde 39,1’i Hem İl İçi Hem İl Dışı Öğretmen Rotasyonuna Karşı
Araştırmaya
katılan öğretmen ve yöneticilerin yüzde 39,1’i öğretmenlere il içi ve iller
arası rotasyon uygulanmamasını, yüzde 37,4’ü il içi rotasyonun uygulanmasını,
iller arasının uygulanmamasını, yüzde 17,2’si il içi ve iller arası rotasyonun
uygulanmasını, yüzde 6,4’ü ise il içi rotasyonun uygulanmamasını, iller arası
uygulanmasını istiyor. Özetle, öğretmenlerin büyük bir çoğunluğu (yüzde 76,5)
iller arası rotasyonun öğretmenlere uygulanmasına karşı çıkıyor.
Her Üç Öğretmenden İkisi Kariyer Basamakları Uygulamasından Yana
Her üç
öğretmenden ikisi (yüzde 65,9) öğretmenlik kariyer basamakları uygulamasının
tekrar yapılmasını isterken, istemeyenlerin oranı ise 34,1.
MEB’in Ek Ders Ücretlerini Yetersiz Bulanların Oranı Yüzde 85,6
Öğretmenlerin
büyük bir çoğunluğu (yüzde 85,6) MEB’in ek ders ücretlerini yetersiz bulurken,
yeterli bulduğunu söyleyen öğretmenlerin oranı yüzde 14,4.
Yüzde 66,4’ü Maaşıyla Geçinemiyor
Her üç öğretmenden ikisi (yüzde 66,4) maaşıyla geçinemediğini söylüyor. Maaşıyla geçinebildiğini söyleyen öğretmenlerin oranı ise yüzde 33,6.
Bugün
itibariyle 9/1’deki bir öğretmen 1.577 TL ücret ile hizmetli ve memur personel
arası bir maaş alıyor.
Yüzde 96,5’i ‘Mesleki Kıdemimiz Artıkça Maaşımız da Artsın’ Diyor
Araştırmaya
katılan öğretmenlerin tamamına yakını (yüzde 96,5) mesleki kıdeminin artmasıyla
doğru orantılı olarak maaşının da artmasını istiyor.
Öğretmene En Düşük Maaşı Veren Ülke Türkiye
Türkiye,
OECD ülkeleri arasında öğretmene hem en düşük ücreti veren hem de mesleki kıdem
bakımından en az ücret artışı sağlayan ülkelerin başında geliyor. Bugün
itibariyle yeni başlayan bir öğretmenin 1 aylık ücreti (ek dersler dahil) 2 bin
50 TL (bir yıllık 13 bin 348 dolar), 15 yıllık kıdemli bir öğretmenin 1 aylık
ücreti ise (ek ders dahil) 2 bin 188 TL (bir yıllık 14 bin 246 dolar).
OECD
ülkelerinde mesleki kıdem yılı arttıkça ödenen ücret de yüksek derecede
artıyor. OECD ülkelerinin çoğunda, göreve başlama ile en üst dereceye
ulaşıncaya kadarki dönemde ciddi bir ücret artışı gerçekleşiyor. Avrupa Birliği
üyesi ülkelerde de başlangıç ücreti ile en yüksek derecedeki ücret farkı dikkat
çekici. Türkiye’de mesleğe yeni başlamış bir öğretmenin ücreti ile 15 yıllık
bir öğretmenin ücreti arasındaki fark sadece 138 TL, 24 yıllık en üst
kademedeki bir öğretmenin ücreti arasındaki fark ise 257 TL. Türkiye’de 15
yıllık deneyimli bir öğretmen ile yeni başlayan bir öğretmenin ücreti
arasındaki fark yıllık 916 dolar iken, bu fark OECD ülkeleri ortalamasında 10
bin 14 dolar (aylık 1.538 TL) olarak karşımıza çıkıyor.
1923’te Bir Öğretmen Maaşıyla 25 Cumhuriyet Altını Alınırken, Şimdi 3 Altın Alınıyor
1923
yılında bir öğretmene aylık verilen ücretle ortalama 25 cumhuriyet altını
alınabilirken, günümüzde yalnızca 3 cumhuriyet altını alınabiliyor. Geçen yılki
Öğretmenler Günü’nde, öğretmenlerimiz maaşlarıyla 4,5 cumhuriyet altını alabiliyorken,
bugün yalnızca 3 cumhuriyet altını alabiliyor.
Öğretmenlerin Toplu Sözleşmeye, Yeni Anayasaya ve Türkiye’nin Geleceğine İlişkin Değerlendirmeleri
Araştırmaya
katılan öğretmenlerin yüzde 71,9’u memurlara toplu sözleşme imkanı sağlayan
düzenlemeyi olumlu ve kesinlikle olumlu bulduğunu, yüzde 17,9’u kısmen olumlu
bulduğunu, yüzde 10,2’si ise olumsuz ve kesinlikle olumsuz bulduğunu dile
getiriyor.
“Yeni
Anayasadan beklentiniz nedir” sorusuna öğretmenlerin yüzde 54,5’i “daha
özgürlükçü bir Anayasa olması”, yüzde 19,2’si “daha özgürlükçü, daha
muhafazakar ve ayrıntılı olmayan bir Anayasa olması”, yüzde 11,8’i “bir
beklentim yok”, yüzde 6,4’ü “ayrıntılı olmayan daha kısa bir Anayasa olması”,
yüzde 5’i “daha muhafazakar bir Anayasa olması”, yüzde 3,1’i ise “diğer”
cevabını veriyor.
Öğretmenlerin yüzde 42,8’i yeni Anayasa çalışmaları sürecinde sendikaların ve STK’ların daha ön planda olması gerektiğini, yüzde 18,2’si TBMM’nin, yüzde 13’ü üniversitelerin, yüzde 4,6’sı yargının, yüzde 4,1’i siyasi partilerin daha ön planda olması gerektiğini ifade ediyor. Diğer seçeneğini işaretleyip açıklamada bulunanların (yüzde 17,3) neredeyse tamamı tüm kesimlerin içinde olduğu ortak bir yapının olması gerektiğini dile getiriyor.
Türkiye’nin
genel gidişatı konusunda öğretmenlerin görüşlerinin üçe ayrıldığı görülürken,
diğerlerine nazaran biraz daha ön plana çıkan sonuç ise daha iyiye doğru
gittiği (yüzde 38,5) görüşü.
Her iki
erkek öğretmenden biri (yüzde 49) Türkiye’nin genel anlamda gidişatının daha
iyiye gittiğini belirtirken, bayan öğretmenlerin yüzde 40,2’si daha kötüye
gittiğini ifade ediyor.
Öğretmenlerin
yüzde 40,4’ü bir deprem olması durumunda okulunun depreme dayanıklı olmadığını,
yüzde 36,4’ü dayanıklı olduğunu, yüzde 23,2’si bazı bölümlerinin dayanıklı bazı
bölümlerinin ise dayanıksız olduğunu düşünüyor.
Araştırmaya
katılan öğretmenlerin yüzde 46,6’sı deprem esnasında nelerin yapılacağına dair
kendilerine ve öğrencilere bir eğitim, seminer, kurs vb. verilmediğini ifade
ederken, yüzde 53,4’ü ise verildiğini söylüyor.
Depremle
ilgili verilen eğitim, seminer veya kursun orta düzeyde olduğunu ifade eden
öğretmenlerin oranı yüzde 44,7 iken, çok az verildiğini söyleyenlerin oranı
yüzde 33. Yeterince aldığını dile getirenlerin oranı ise yüzde 22,3.
Ailelerine ve Sosyal Aktivitelere Zaman Ayıramıyorlar
Öğretmen
ve yöneticilerin yüzde 37,2’sinin ailesine yeterince zaman ayırdığı, yüzde
62,8’inin yeterince zaman ayıramadığı görülüyor. Öğretmenlerin yüzde 42’si
ailesine bazen zaman ayırabildiğini, yüzde 11,5’i çok nadir zaman
ayırabildiğini, yüzde 9,3’ü ise hiç zaman ayıramadığını ifade ediyor.
Yöneticilerin
yüzde 71,9’u, öğretmenlerin ise yüzde 61,2’si ailesine yeterince zaman
ayıramadığını dile getiriyor. Bunun en önemli nedeninin, yöneticilerin okulda
sorumluluğunun daha fazla olması dolayısıyla daha yoğun tempoda çalıştığı
söylenebilir.
Ailesine
yeterince zaman ayıramayan öğretmenlerin iki önemli nedeni olduğu ortaya
çıkıyor. Birincisi, öğretmenlerin okulda çok yorulduğu (yüzde 37,8), ikincisi
ise yoğun iş temposu (yüzde 37,1) olduğu.
Ailesine
yeterince zaman ayıramayan yöneticilerin yüzde 56,3’ü, öğretmenlerin ise yüzde
33,1’i, bunun yoğun iş temposundan dolayı olduğunu belirtiyor.
Öğretmenlerin
yüzde 13,5’i sosyal aktivitelere yeterince zaman ayırdığını ifade ederken,
yüzde 86,5’i ise yeterince zaman ayıramadığını söylüyor. Öğretmenlerin yüzde
41,6’sı sosyal aktivitelere bazen zaman ayırabildiğini, yüzde 29,8’i çok nadir
zaman ayırabildiğini, yüzde 15,1’i ise zaman ayıramadığını kaydediyor.
Öğretmenlerin
mesleki kıdemi arttıkça sosyal aktivitelere ayırdıkları zaman da giderek
azalıyor.
Ailesine ve sosyal aktivitelere yeterince zaman ayıramayan, diğer ana hizmet alanlarında çalışanlara nazaran daha az ücret alan, yoğun iş temposuna maruz kalan ve evinde işine devam eden bir öğretmen profili ortaya çıkmaktadır. Geleceği şekillendiren, topluma yön veren öğretmenlerimize hem yeterli düzeyde ücret vermeli hem de mesleğinin statüsünün ve saygınlığının artması için gerekli önlemler alınmalıdır.”
Yusuf
Güven
Eğtim
Bir Sen Silivri Temsilcisi