(Özel) Anneden oğluna en güzel bayram hediyesi
Bursa'da annenin yaptığı fedakarlık, oğlu için en büyük bayram hediyesi oldu. Nakile karar veren 23 yaşındaki genç, annesinin böbreği ile hayata tutundu. 12 yıl önce babası kadavradan nakil olan Yusuf, annesinin böbreği ile sağlığına kavuştu.
Bursa’da annenin yaptığı fedakarlık, oğlu için en büyük bayram hediyesi oldu. Nakile karar veren 23 yaşındaki genç, annesinin böbreği ile hayata tutundu. 12 yıl önce babası kadavradan nakil olan Yusuf, annesinin böbreği ile sağlığına kavuştu.
Bursa’da ikamet eden Akın ailesinin organ yetmezliği sebebiyle yaşadıkları üzüntüler geride kaldı. 12 yıl önce tedavilere cevap vermeyince kadavradan nakil olarak sağlığına kavuşan Haluk Akın, üniversite son sınıftaki oğlunun böbrek yetmezliği sorunuyla karşı karşıya kaldı. Babasının yaşadığı böbrek yetmezliği sebebiyle üzerine titrediği Yusuf, 7 yaşına kadar bütün kontrolleri başarıyla geçti. Sağlık sorunu olmadığı düşünülen Yusuf, 18 yaşına geldiğinde ise çok genç yaşta hipertansiyon hastası olduğunu öğrendi. Yapılan incelemelerin ardından böbrek yetmezliği de tespit edilen Yusuf, yaklaşık 3,5 yıl tedavi gördü. Tedaviye olumlu cevap alamayan Yusuf’un nakil veya diyaliz arasında karar vermesi gerekiyordu. Oğlunun diyalize girmesine gönlü razı olmayan annesi Ayşe Akın, böbreğini vererek bayrama 3-4 gün kala en güzel bayram hediyesini ona vermiş oldu.
"Yüksek tansiyon böbreklerini vurdu"
Üniversite son sınıf öğrencisi olduğunu belirten Yusuf Akın, “18 yaşlarında hiçbir sıkıntım yokken, 3,5 yıl önce böyle bir sorunla karşı karşıya kaldık. Bugün annemden bayram hediyesi olarak böbrek naklini gerçekleştirdik. Hipertansiyon şikâyeti ile başvurmuştum. 3,5 yıllık düzenli takibin arkasından doktorum, ‘ya diyaliz ya da nakil olmalısın’ dediğinde diyalizin uzun vadede sonuçları göz önüme geldi. Nakil olmamım daha iyi olacağına karar verdik. Daha sonra yapılan incelemelerin ardından annemden nâkili gerçekleştirdik. Şu an her şey çok iyi gidiyor. Annemin bana bugüne kadar aldığı ve verdiği en güzel hediye bu oldu. Benim için paha biçilemez bir şey oldu. Annem sağ olsun. Bana hiç düşünmeden böbreğini verdi” diye konuştu.
Anne oğlunun diyalize girmesine razı olmadı
Eşinin 12 yıl önce kadavradan böbrek nakil olduğunu hatırlatan Ayşe Akın, “Tedbir için oğlumun takibini sağladık. Ancak bir gün yüksek tansiyonla bu yola girdik. 3,5 yıl tedavi gördü. Ancak sonunda ya nakil ya diyaliz dendi. Bizde nakil olmasına karar verdik. 2 Nisan 2024 tarihinde nakil oldu. Organ bağışı konusunda herkesin çok özverili olması gerekiyor. Canlıdan canlıya herkes gönüllü oluyor. Ama kadavradan nakillerin çoğalması gerekiyor. Bunu en çok yaşayanlar biliyor. Bunun içinde bağışçıların ailesiyle konuşması gerekiyor. Hayatını kaybetmiş bir yakınınızın organını bağışla kararı hiç kolay değil. Ama vefat eden yakınınız hayattayken organlarımı bağışlayın diye vasiyette bulunduğu zaman insanların karar vermesi daha kolay oluyor” dedi.
Kadavradan bağış ile hayata tutunmuş biri olduğunu ifade eden Haluk Akın, “Yıllar sonra aynı hastalığı oğlum yaşadı. Yapılan operasyonla annesinden alınan böbrek ile sağlığına kavuştu. Annesi oğluma bir can daha verdi. Annesinin organlarının uyması ve sıkıntısız bunu atlatmamız bizler için bir bayram hediyesi gibi oldu. Önemli olan ülkemizde kadavradan bağışın artmasıdır. Ben 12 senedir sağlıklı bir şekilde hayatıma devam ediyorum. Ben ayrıca Bursa Böbrek Hastaları Derneği Başkanlığını da yapmaktayım. Bizde elimizden geldiğince, dilimizin döndüğünce bunu herkese anlatmamız gerekiyor. Sağlıklıyken, bunların dile getirilip konuşulması gerekiyor. Bunları yaparsak, organ nakillerinin artacağını düşünüyorum. Kimse yakınını düşüncesini bilmediği için birçok insan nakil beklerken hayatını kaybediyor. Bu sadece böbrek nakli için değil, karaciğer, kornea, kalp gibi birçok farklı organ için nakil bekleyen hasta var” şeklinde konuştu.
Başarılı bir operasyonla Yusuf’u sağlığına kavuşturan Acıbadem Bursa Hastanesi Böbrek Nakli Merkezi’nden Prof. Dr. Bülent Oktay ise, “Böbrek yetmezliği genellikle sessiz seyreden bir rahatsızlıktır. Bu aile bu konuda daha evvel bir deneyime sahip olduğu için uzun süre diyalize maruz kalmadan bize başvurdular. Yusuf’un babasına da 12 yıl önce ölen bir vatandaştan nakil yapmıştık. Şu an onun durumu da gayet iyi. Annenin çocuğuna güzel bir bayram hediyesi olmuş oldu. Böyle güzel bir fedakârlığı oldu. Şuan gayet iyi olduğunu görüyoruz. 2 gün sonra kısmetse taburcu olacak” dedi.
"İnsanlar hayattayken organ bağışı yaptığını ailesine söylemeli"
Organ yetmezliği aslında yaşamı, sonlandıran en önemli sebeplerden biri olduğunu ifade eden Oktay, “Dolayısıyla organ bağışı can kurtaran bir fedakarlık oluyor. Bu işin olması gerekeni, vefat eden kişilerden yapılan bağıştır. Türkiye bu konuda ne yazık ki ortalamaların çok altındadır. Bursa bölgesi pandemi dönemine kadar kadavradan nakilde çok iyi bir ivme yakalamıştı. Yıllık 100’ün üzerinde nakil yapıyoruz. Bunun en az yarısını biz Bursa bölgesi olarak kadavradan gerçekleştiriyorduk. Aslında Türkiye’nin organ naklinde dünya lideri olduğunu da söyleyebiliriz. Ama liderlik, kaynağı canlı vericili olan nakillerde. Ancak bizim isteğimiz, kadavradan nakil olması. Toprakta çürüyecek olan organı alıyoruz ve bir kişiye hayat hediye etmiş oluyoruz. Böylece canlı vericiye ihtiyaç kalmayacak. Kaynaklara baktığımızda karaciğer ve böbrekte açık ara milyon başına düşen nakil açısından Türkiye hep birinci sırasında. Kadavradan nakil alanında bilgi ve birikimimizin yüksek olduğu anlamına geliyor. Ancak kadavradan bağış yeterli olmadığı için bu tecrübeyi yeteri kadar kullanamamış da oluyoruz. Fakat ben halkımızın pandemiyle gelen bu çekingenliği atarak, daha çok sayıda kadavra bağışı yapacağına inanıyorum. Kişilerin ölen yakınlarının organlarını bağışlama konusunda biraz daha hassas davranmalılar. Çünkü canlı bağışın bu kadar yoğun olduğu bir ülkede, aslında kadavradan bağışa da hiçbir engel olmamalı diye düşünmüyorum. Buradaki önemli nokta, yakınlarını kaybeden kişilerin, yakınları hayattayken organ bağışı konusunda ne düşündüğünü bilemiyor olmaları. Onun adına karar vermede sıkıntı yaşıyorlar. Bağışçılar hayattayken ailesinin yanında fikirlerini söylemeliler. Böylece hayatını kaybettiğinde, yakınların organ bağışı için daha kolay karar verilebilir. Aksi durumda insanlar yakınları adına bir vicdan problemi yaşıyorlar bu da kadavradan nakil oranını düşürüyor” şeklinde konuştu.