(Özel) 5 ameliyat geçiren 7 yaşındaki çocuğa en güzel hediye annesinden
BURSA (İHA) – Bursa'da 6 kişilik ailenin en küçük çocuğu Ömer, dünyaya gözlerini açtığından bugüne birçok kez ameliyat masasına yattı. Tek böbrekle doğan 7 yaşındaki Ömer, böbreği iflas edince annesinin böbreğiyle hayata tutundu.
BURSA (İHA) – Bursa’da 6 kişilik ailenin en küçük çocuğu Ömer, dünyaya gözlerini açtığından bugüne birçok kez ameliyat masasına yattı. Tek böbrekle doğan 7 yaşındaki Ömer, böbreği iflas edince annesinin böbreğiyle hayata tutundu.
Bursa’da Ayşegül ve Tolga Bakır çiftinin en küçük çocukları Taha Ömer, dünyaya geldiği günden bugüne birçok kez ameliyat olmak zorunda kaldı. Doktorları görmekten korkar hale gelen Ömer’in son olarak tek böbreğinin de iflas edebileceği ortaya çıktı. Birçok uzmana başvuran Bakır çifti, yaşıtlarına göre kilosu çok düşük olan Ömer’in ameliyatının en az 6 ay sonra olabileceğini öğrenince üzüldü. Çocuklarının diyalize girmesini istemeyen aile, araştırmalarını sürdürdü ve Acıbadem Bursa Hastanesi Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Bülent Oktay’ın kapısını çaldı. Yapılan tetkiklerden sonra anne Ayşegül Bakır ve oğlu Ömer, ameliyat masasına yattı. Annenin böbreği oğluna nakledilirken, 7 yaşında ve 10 kilo olan Ömer, hayata tutunmuş oldu.
“7 yaşında ve 10 kiloyken böbrek ameliyatı oldu”
Kontroller için Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Bülent Oktay’a gelen aile her şeyin çok iyi gittiğini görmenin mutluluğunu yaşıyor. Prof. Dr. Oktay, “Ömer’in oldukça nadir görülen bir rahatsızlığı var. Hastalığının adı Charge sendromu. Genetik nedenlerle oluşan bu sendrom, hastada çok sayıda anomalinin gelişmesine yol açıyor. Doğumdan sonra birçok sıkıntı yaşamış Ömer ve ameliyat olmak zorunda kalmış. Bize başvurduklarında tek böbrekliydi ve kronik böbrek yetmezliği sorunu vardı. Annesi diyalize girmesini istemiyordu. Kendi böbreğini vermek istiyordu. Ömer’in kilo düşüklüğü dikkat çekiciydi. Normalde 20 kiloların üzerinde olması gerekirken, kendisi 10 kilo civarında. Kilosu düşük çocuklarda böbrek nakil operasyonu özelliklidir. Erişkin çocuklarda böbrek, yetişkinlerdeki gibi kasığa takılırken, 10 kg’dan küçük çocuklarda karın içi ana damarlarına bağlanıyor. Dolayısıyla ameliyat yapacak ekibin donanımı ve deneyimi önemli hale geliyor. Ben de yıllardır sayısız hastaya böbrek nakli yapmış bir uzman olarak, ilk kez Charge Sendromlu bir hastanın naklini gerçekleştirmiş oldum. Başarılı bir ameliyat geçiren Ömer’in ameliyat sonrası kilo gelişimini de hızla tamamlayacağını düşünüyoruz” dedi.
“Ülkemizde organ bağışı oranı maalesef düşük”
Charge Sendromu olan Ömer’in ailesinin doğduğundan beri hekim hekim dolaşarak, çocuklarının hayata tutunmasını sağladıklarını söyleyen Prof. Dr. Oktay, organ bağışının önemine dikkat çekerek şunları söyledi: “Organ bağışı Ömer örneğinde olduğu gibi pek çok hastanın hayata tutunmasını sağlıyor. O yüzden son derece önemli. Ömer’in annesi oğluna böbreğini bağışladı. Ama biz isterdik ki, ülkemizde kadavra bağışı çok olsun ve ihtiyacı olan hastalara canlıdan değil, kadavradan nakil yapalım. Türkiye’de kadavradan bağış oranımız maalesef çok az. Ancak bağış oranı açısından Türkiye geneline bakıldığında, Bursa’da kadavra bağışı çok daha yüksek. Ama yine de daha çok bağışa ihtiyacımız var”
şeklinde konuştu.
“Tek böbrekliydi o da iflas etti”
Ömer’in dünyaya gelmesiyle Charge Sendromu olduğunu öğrendiklerini ve bu haberle dünyanın başlarına yıkıldığını belirten anne Ayşegül Bakır, “Diğer üç kardeşinde hiçbir sağlık sorunu yok. Ama Ömer genetik bir sorunla dünyaya geldi. Bu durumun akraba evliliğinden kaynaklandığı söylendi. O nedenle bu üzüntüyle iyileştirmeye çalıştık Ömer’i. Doğar doğmaz ameliyatlara başladık. Çeşitli operasyonlara girdi; dudak ve damak ameliyatı oldu. Göz çapakları kanalları kapalıydı. Onların da ameliyatı gerçekleşti. Ayrıca tek böbrekliydi. Bugüne kadar bir sıkıntı yoktu. Ancak tek böbreğinde sorun oluştuğunu ve diyalize girmesi gerektiğini öğrenince ben ve babası böbreğimizi vermek istedik. Benim böbreğim takıldı. Şu an gayet sağlıklı bir şekilde hayata tutundu. Yavaş yavaş arkadaşları gibi ideal kilosuna da ulaşacağını düşünüyoruz. Çünkü eskiden bir muzla sabah öğününü geçiriyordu. Şimdi kahvaltısını yapıyor, muzunu yiyor, meyve suyunu da içiyor. Allah’a çok şükürler olsun!” dedi.
“Beyaz önlüklerden çok korkuyordu”
Doğduğu günden bugüne kadar yaşadığı sağlık sorunları nedeniyle sürekli hastaneye gitmek zorunda kalan Ömer’in beyaz önlüklü doktor ve hemşirelerden korktuğunu ifade eden annesi, “Sağ olsun hastanedeki doktor ve hemşireler bizlere çok yardımcı oldu. Korktuğunu anlamışlardı. Rahatsız olmasın diye onun yanına gelirken hep kıyafetlerini değiştirdiler. Bizim kadar onlar da mücadele etti” şeklinde mutluluğunu dile getirdi.
Taburcu olurken, babasının aldığı traktöre binen Taha Ömer’in mutluluğuna diyecek yoktu.