Koç: Bu Anayasa'nın adı AKP, BDP ve PKK'dır
CHP Silivri İlçe Başkanlığı tarafından organize edilen Örgüt toplantısına katılan Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Haluk Koç iktidara ve Erdoğan'a yüklendi: 'İkiyüzlülük yapıyor. Öcalan ile masaya oturup pazarlığını yaptığı anayasanın kimliği AKP, BDP ve PKK'dır.'
CHP Silivri İlçe Başkanlığı tarafından geçtiğimi cumartesi akşamı Ünsal Düğün Salonu’nda gerçekleştirilen Örgüt Toplantı yoğun katılımın yanında büyük coşkuya sahne oldu. Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Haluk Koç, özellikle AKP iktidarını ve Başbakan Erdoğan’ı ağır bir dille eleştirdi. Koç, sivil bir faşizm kuşatmasında olduklarını ifade ederken, Erdoğan’ı perdenin önünde ve arkasında farklı hareket ettiğini söyledi. Koç ayrıca, Erdoğan’ın kendi çıkarları uğruna anayasa taslağının hazırlanması sürecinde Öcalan ile de pazarlık masasına oturduğunu, bu şekilde hazırlanarak Türk Milleti’nin önüne konulacak olan Anayasanın da kimliğini AKP, BDP ve PKK olarak nitelendirdi. Haluk Koç’un İstanbul’un alınmasına yönelik ifadelerinin ardından partililer alkış yağmuru içinde başarı için söz verdiler. Büyük coşkunun yaşandığı salonda seçim startı tam anlamıyla verilmiş oldu.
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Haluk Koç’un konuşmacı olarak yer aldığı toplantıya katılım gösterenler arasında CHP Silivri İlçe Başkanı Mümin Tuğlu, İlçe Yönetim Kurulu Üyeleri, CHP İstanbul İl Başkan Yardımcıları Bektaş Davutoğlu, Mustafa Ataş, İl Yönetim Kurulu Üyeleri ali Ulvi Gökbudak, Taşkan Uysal, Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar, Silivri Belediyesi Meclis Üyeleri, İl Genel Meclis Üyeleri, eski Milletvekilleri Rıdvan Budak, Şinasi Öktem, CHP Çatalca İlçe Başkanı Naci Özcan, Şiriza Gümülcine Milletvekili Ayhan Karayusuf, Şiriza İskeçe Milletvekili Hüseyin Zeybek, Şiriza eski Milletvekili İlhan Ahmet, CHP İstanbul eski İl Sekreteri Muhittin Tığlı, CHP Bakırköy eski İlçe Başkanı Hüdaverdi Talay, Çatalca Belediyesi eski Başkanı Fırat Aykut, CHP Gençlik Kolları Genel Başkanı Emre Doğan, Parti Meclisi Üyesi Sevnur Yıldırım, Silivri Belediyesi eski Başkanı Selami Değirmenci, CHP Silivri Gençlik Kolları, CHP Silivri kadın Kolları, STK temsilcileri ve çok sayıda parti mensubu yeraldı.
AÇILIŞ KONUŞMASI ŞAHİN’DEN
Toplantının açılış konuşmasını CHP Silivri İlçe Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin Şahin gerçekleştirdi. Şahin, “Genel Başkanımız bizlere çok önemli bir talimat verdi ve dedi ki: ‘Bugünden sonra CHP’de tartışmaları ve küskünlüğü bitiriyoruz. Her yönetici tüm partililerini kucaklamaya hazır olacak.’ Biz CHP Silivri İlçe Örgütü olarak seçim çalışmalarımızı çok hızlı bir şekilde ve Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun talimatları çerçevesinde yürütüyoruz. Ve bu bağlamda katılımlarınızdan dolayı hepinize teşekkür ediyoruz” dedi.
TUĞLU: İBB VE TÜRKİYE’NİN YÖNETİMİNİ ELE ALACAĞIZ
Şahin’in ardından söz alarak örgüte seslenen CHP Silivri İlçe Başkanı Mümin Tuğlu da, seçime gidilen süreçte yapılan çalışmaları anlattı ve hedeflerinin İBB’nin ötesinde genel iktidarı ele geçirmek olduğunu ifade etti. Tuğlu konuşmasında şunları kaydetti: “Ülkemiz çok önemli bir süreçten geçmekte. Ve bu süreç içerisinde CHP anamuhalefet görevini en güzel, en demokratik ve en üst düzeyde gerçekleştiriyor. Bu anlamda gerek Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu gerekse Genel Başkan yardımcılarımız ülkemizin dört bir yanını dolaşarak halkla kucaklaşıyor, içinde bulunduğumuz durumu anlatıyor ve iktidarın yanlış yapmasının önüne geçmek için çaba sarf ediyorlar. İnşallah önümüzdeki yerel seçim ve ardından yaşanacak olan genel seçimlerde İBB’yi, ardından da Türkiye’nin tümünü alarak başarıya ulaşacağız. Bu akşam buradaki tabloda bunu gösteriyor. Bu uğurda tüm arkadaşlarımızın gereken tüm çabayı ve çalışma azmini ortaya koyacaklarından hiç şüphem yok.
IŞIKLAR: SİLİVRİMİZE HOŞ GELDİNİZ
CHP Silivri İlçe Başkanlığı tarafından tertip edilen örgüt Toplantısı’na katılan Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar da kısa bir konuşma yaparak şöyle dedi: “Eşitliğe, adalete, aydınlıklara gitmeye karar vermiş Silivri’mize öncelikle hepiniz hoş geldiniz. Sizleri aramızda görmekten çok mutluyuz. Genel Başkan Yardımcımız Haluk Koç’a da ayrıca teşekkürlerimi sunuyor, sizleri daha fazla bekletmemek adına sözlerime son vererek tekrar ilçemize hoş geldiniz demek istiyorum.”
KOÇ: TÜRKİYE OLARAK BİR BÜYÜK SINAVDAN GEÇMEKTEYİZ
CHP Silivri İlçe Başkanlığı tarafından gerçekleştirilen Örgüt Toplantısı’na katılarak iktidarı sert bir dille eleştiren CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Haluk Koç partililerine hitaben yaptığı konuşmasında şunları kaydetti: “Çok rahat bir süreçten geçtiğimizi kimse söyleyemez. Tarihin bu dönemi milletimizin karşısına bir büyük sınav olarak çıkıyor. Türkiye bundan 90 yıl önce büyük bir sınavdan başarıyla çıktı. Ve bugün yine bir sınavla karşı karşıya. Denilmekte ki Türkiye’ye; Ya din temelli dinci bir siyaseti seçeceksin ya da ırk temelli, etnik kökenli bir siyasete taraf olacaksın. Adeta Türkiye’den kaderiymiş gibi bu dönemi yaşaması isteniyor. Ve bizim karşımıza iki yol çıkıyor. Hangi kökenden geliyorsak gelelim, dilimiz kültürümüz ne kadar farklı olursa olsun, ortak hukuku, ortak kaderi paylaşan eşit cumhuriyet yurttaşları olarak bu ülkenin bütünlüğü, birlik beraberliği ve kardeşliği için mi yola devam edeceğiz, yoksa önümüze konulan tuzağa, Türkiye’yi o tuzağa atmak için çırpınan siyasi aktörlerin peşinden mi gideceğiz? Elbette ki birinci yolu seçeceğiz biz.
“BİZ AĞAÇ KOVUĞUNDAN MI ÇIKTIK?
Sandıktan çıkan ve halkın iradesinin çoğunluğunun desteğini alarak gelmiş bir iktidar var. Bu doğrudur. Ama bir tek kendisine oy verenleri milli irade olarak tarif ediyor. Bir dayatma yapacakları zaman da ilk söyledikleri ‘ben milli iradeyi temsil ediyorum’ olmakta. Ya ben neyi temsil ediyorum? 12 milyon oy almış CHP neyi temsil ediyor? Bizi millet seçmedi mi? Biz milli irade değil miyiz? Biz ağaç kovuğundan mı çıktık?
“SİVİL FAŞİZM KUŞATMASI ALTINDAYIZ”
Faşizm her zaman tanklarla, radyoda davudi bir sesin okuduğu kahramanlık türküleriyle gelmez, bazen demokrasi adı altında sandığa girer ve oradan çıkarak demokratik hak ve özgürlükleri gasp ederek hayat bulur. Şu an Türkiye’deki tablo budur. Kısaca şu an bir sivil faşizm kuşatması altındayız. Karşımızda 325 kişi var. Çin ordusu gibi elleri kalkıyor orada. Kendisini oraya getiren iradeye karşı duramaz ki.
“POZİTİF AYRIMCILIK DEDİKLERİ İŞİN SOSU, MAKYAJI”
Şehit ailelerine pozitif ayrımcılık, kamuda çalışanlara iki sendikaya üye olma hakkı verilmesi gibi söylemler. Geçsinler bunları. Bunlar işin sosu, baharatı, makyajı. Senin bütün derdin ve niyetin yüksek yargı organlarını ele geçirmek. Kendisine bağlı bir yargı mekanizması oluşturmak.
“ERDOĞAN KENDİSİ İÇİN PADİŞAHLIK İSTİYOR”
Bir Anayasa tartışması var ortada ve bir masa var Ankara’da. Elbette çağdaş bir anayasa ben de istiyorum ve biliyorum ki siz de istiyorsunuz. Özellikle de gençlerimizin geleceği için bunu istiyoruz. 12 eylül faşizminin tüm kalıntıları kalksın istiyoruz. Bu anlamda herkes önerisini getiriyor, bazı maddeler paranteze alınıyor. Ama aniden 9 şiddetinde bir deprem oluyor bu masada. Bakıyorsunuz, AKP Başbakan’ın özel isteği ile parlamenter rejim askıya alarak başkanlık sistemini Anayasa’ya koymak istiyor. Ne istiyor tayip Erdoğan? 23 Nisan’da koltuğuna oturan çocuğa bir söz söylemişti: ‘Şimdi artık sen Başbakansın. İstediğini asarsın, istediğini kesersin’ İşte tam da böyle bir mantık istiyor. Bir çeşit padişahlık istiyor. Kimse onu denetlemesin, sorgulamasın istiyor.
“NEDEN ÖCALAN’
Eş zamanlı olarak başka bir masa kuruluyor. Hemen yanı başımızda, Marmara’nın ortasında. ‘Ben bu parlamentodan, bu milletten başkanlık sistemini çıkartamam. Ben bu yetkilerle Cumhurbaşkanı olmak istiyorum. Hedefim 2014 de yüzde 50 artı bir. Sana da bir takım taahhütler vereyim. Sen de Anayasa’da başkanlık sistemine destek ver.’ Ne pazarlığı yapıldığını bilmediğim için tasvir etmeye çalışıyorum. Neden Ankara’daki masayı devirmeye kalkıyorsun? Neden Öcalan’la başka masa kuruyorsun?
“EVET, KÜRT SORUNU VAR!”
Evet Türkiye’de ciddi bir Kürt sorunu var. Kimse göz ardı edemez.‘Siz CHP olarak ne diyorsunuz bu konuda, çözsenize tavrı takınılıyor.’ 133 kişiye karşı 325 kişi. Daha öncede 345-346 AKP milletvekili sayıları. Bir barış sağlanacak, akan kan duracak ve ülkeye barış, kardeşlik gelecekse eyvallah. Çöz, önüne engel çıkartan yok. O zaman da başlıyor ‘ben çözecektim ama şu CHP yok mu?’ demeye. Ama tek şartla. Kapalı kapılar ardında gizli kapaklı pazarlık yapma. Milletin kabul etmeyeceği sözler verme.
“ERDOĞAN DAHA ÖNCEDE BUNLARI YAPTI, TÜRKİYE KAN GÖLÜNE DÖNDÜ”
Sen bu anayasa’yı Ankara’daki meşru zemininden çıkarttın. Sen bunu kendi başkanlığın için başka bir pazarlık sürecine sokarsan, Kürt sorununun çözümüne katkı yaptığını söyleyemezsin. Sen sadece gelecek yıl Cumhurbaşkanı olabilmek için bu süreci yönetmektesin. Bunları daha öncede yaptın. 12 Haziran 2012’ye kadar eylemsizlik yaratmak için bir takım girişimlerde bulundun. Seçim oldu, ardından Türkiye kan gölüne döndü.
“AKP, BDP, PKK ANAYASI”
Sen tüm olması gerekenleri bir kenara koyup, milletin kabul etmeyeceği sözler ve taahhütlerde bulunarak terör örgütüyle masaya oturur, başkanlığın üzerinden pazarlık yaparak hazırladığın bir anayasa taslağı ortaya koyar isen, hiç kimse kusura bakmasın bu anayasanın adı soyadı AKP, BDP, PKK Anayasası olur. Bu kadar açık ve net.
“BU COĞRAFYANIN ADI TÜRKİYE!”
Bir de Anayasa’da vatandaşlık tanımı tartışmaları var. Mustafa Kemal Atatürk bu ülkenin harcını karıp çimentosunu koyduğunda, bedeller ödeyerek bu Misak-ı Milli’yi bize vatan olarak bıraktığında, ‘bu uğurda mücadele eden millete Türk Milleti denir’ demiş. Burada bir üst kimlik tarifi yok. Bu coğrafyanın adı Türkiye. Siyasi tarifi, Türkiye Cumhuriyeti devleti. Ve bu devletin içinde olanın da bir adı olmalı. Herkesin etnik kimliği de inancı da ayrı bir olay. Bir Fransa’da Korsikalı var, Bask var, var da var. Aklıma gelenleri saydım. Ama hepsi Fransız vatandaşı olarak geçiyor. Buradaki Türk tanımı da kimseye bir etnik üstünlük getirmiyor. Bunu anlamak zorundayız. Tamam iyi niyetle yaklaşalım ve Türk kelimesini kaldıralım. 1984 yılından beri akan kanın tek nedeni peki bu muydu? Şimdi de saf olmayalım. O kelime kalktığında her şey düzelecek, bütün talepler karşılanmış mı olacak? Ama hepimizin ortak kimliğini bir şekilde de tarif etmek sorundayız. Ben Türkiye Cumhuriyeti’nin Kürt kökenli bir yurttaşıyım… Çerkez kökenli bir yurttaşıyım… Onurlu bir bireyiyim… İşte bu oyunları bozmak için tariflerden çıkmamız gerekiyor.
“SEN HANGİ RECEP TAYYİP ERDOĞAN’SIN”
Sayın Başbakan ‘Terör örgütü mensuplarıyla kucaklaşanlarla, aynı çatı altında görev yapmam, yapamam’ dedi. ‘benim askerime kurşun sıkanla ben bir arada olamam’ dedi. Dokunulmazlıklarını da kaldıracağını söylemişti, biz o zaman da yanlış yapacağını ifade etmiştik. Elinde iple dolaştı, bir ara asıyordu bile. Şimdi ne oldu? Sen hangi Recep Tayip Erdoğan’sın?
“KİMSE BİZİ AKP GİBİ TAŞERON YAPAMAZ”
Türkiye’de bir zümre belirdi. Hangi kanalı açsanız belli tipler karşınızda. Hepsinin dilinde kaleminde özel bir çalışma var; ‘CHP şöyle olursa, şunu yaparsa….’ diye uzayıp giden ifadeler. Bir kısmı öğretim üyesi, bir kısmı özel görevlendirilmiş bir kısmı da yeni yetme entelektüel. Bir tek ortak özellikleri var, sokağa çıkıp ortalama bir CHP’linin elini tutup yüreğinde ne hissettiğine hiç bakmıyorlar. Onlar sadece konfeksiyon elbise tarif ediyorlar CHP’ye. Sen hiç CHP’nin önünden geçtin mi? Oy vermeyi aklından geçirdin mi? Duygusal bir yakınlığın oldu mu? CHP elbette çağın gerçekleriyle yüzleşmek ve yenileşmek zorunda. Başkalaşmadan değişmek zorunda. Ama her şeyden önce Cumhuriyet’in kazanımlarını, Mustafa Kemal Atatürk’ün devrimlerini koruyarak bunu yapmak zorunda. Ama bunları onlar söylüyor diye yapmayacağız. Ne yapılacağına CHP’liler kendi içinde karar verebilir. Sen aklını kendine sakla. Sen CHP’yi AKP gibi taşeron yapmaya mı çalışıyorsun? Buna hiçbir CHP’li izin vermez.
“2B’DE GERÇEK RAYİCLER AÇIKLANMIYOR”
2B yasası meclisten çıkarken, arkadaşlarımızın rayiç bedelleri konusundaki önerileri dikkate alınmadı. Şimdi dikkat edin, esas rayici hiç açıklamıyorlar. Ne Beykoz’da,ne Çatalca’da ne de Silivri’de. Buradaki ana amaç mülkiyetin el değiştirmesini sağlamak. Yani adam geliyor, “bak bunun rayici çok yüksek sen ödeyemezsin bana sat’ diyor. Bu çok tehlikeli. Üreticinin elinden arazisinin alınıp, nereye ne şekilde kaydırılacağı belli olmayan bir yöntemdir bu.
“PERDE ÖNÜNDE VE ARKASINDA FARKLI BİR BAŞBAKAN VAR”
İkiyüzlü bir Başbakan var. Perde önünde ayrı, arkasında ayrı. Bakın çok acıdır ki Patriot Füzeleri Türkiye’ye konuşlandırıldı. Ne için? Scud Füzesi atılırsa havada imha etmek için. Biz de bunun biraz İsrail’in güvenliğini sağlamak için olduğu yönünde düşüncemizi ifade ettik. O yayın organları ve kalemşorlar ayağa kalktı. Geçen gün Suriye’de Halap’e Scud Füzesi atıldı. Eğer İran veya Suriye’den İsrail’e bu saldırı olsaydı, Patriot’lar devreye girecekti. Perde önünde İsrail’le kavga eder gibi görünüp inançlı insanları etkilemeye çalışırken, perde arkasında ise ABD’nin talimatlarıyla Türkiye üzerinden İsrail’in güvenliğini sağlanmaya çalışmakta. Bu ne ikiyüzlülük, bu ne ahlaksızlık, ne yalancılık…
“SEÇİMİN KALBİ İSTANBUL’DA ATACAK”
Seçimin kalbi İstanbul’da atacak. Adaylar belirlenirken bir biri ardına ardışık kamuoyu eğilimi ardından isim bazında değerlendirmeler yapılacak. Tüm üyelerimizin eğilimi alınacak. Ondan sonra o noktaya gelinecek. Meclis üyeliğinde de ferman sistemi olmayacak. 2,4,6,8,10 gibi sıralamalar tüm örgütün katılımıyla eğilime bırakılacak. Sonuçlar bir kutuyla konup Ankara’ya da gitmeyecek. Burada açıklanacak. 1,3,5,7,9 gibi sıralamalarda, örgütün seçtiklerinden sonra eksik kalınan, ihtiyaç duyulan kriterlere göre belirlenecek. Artık erken kalkanın Ankara’ya gittiği, iki kişinin iki dudağının arasından kader belirlendiği dönemi bitiyor.
“KİMSENİN KÜSMEYE, KIRILMAYA HAKKI YOK” Artık kimsenin kızmaya küsmeye hakkı yok. Bu partide birinin kızması küsmesi gerekirse başında ben olurum. Ama ben küsmek yerine bulunduğum yerdeki sorunluluklarımı yerine getirdim. ‘Ben delege olamadım, yazmadılar etmediler ‘diye bir şey yok. Partimize sahip çıkacağız. Onun için Atatürk’e ve solun değerlerine sahip çıkacağız. Uzun bir yola çıkıyoruz ve yoldaşlık yapacağız.