Hakverdi 'İklim Kanunu Değil, Teslimiyet Kanunu!'
Yeniden Refah Partisi Silivri İlçe Başkanı Ömer Hakverdi'den dikkat çeken açıklama: 'Küresel dayatmalara teslim olmayacağız'
Yeniden Refah Partisi Silivri İlçe Başkanı Ömer Hakverdi, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde görüşülmekte olan ve Paris İklim Anlaşması'nın bir uzantısı niteliğindeki "İklim Kanunu" hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Hakverdi, bu yasanın Türkiye ekonomisi, halk sağlığı ve bireysel özgürlükler için büyük bir tehdit oluşturduğunu ifade ederek, vatandaşları uyardı.
Ömer Hakverdi’nin Açıklaması Şöyle:
“Aziz milletimizi hürmetle ve muhabbetle selamlıyorum. Milletimize önemli duyuru:
İklim Kanunu adıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde görüşülmekte olan ve Paris İklim Anlaşması uzantısı niteliğindeki yasa tasarısı, gerçekte ülkemizin ekonomisinin tamamını ve halk sağlığını tehdit eden küresel bir dayatmadır. Bu kanun, 3 milyar euro karşılığında ülkemize adeta teslim alma projesidir.
Siyasi görüşü ne olursa olsun tüm vatandaşlarımızı bu tehlikeye karşı uyanık olmaya ve ülkemizi bir avuç küresel hazırlığın boyunduruğu altına sokmaya çalışan AK Parti, MHP ve kısmen de CHP ittifakına karşı durmaya, itiraz etmeye davet ediyoruz.
Pandemi sürecinde, kıymetli Genel Başkanımız Dr. Fatih Erbakan’ın Dünya Sağlık Örgütü ve içerisindeki iş birlikçilerine karşı yürüttüğü haklı mücadele bugün toplumun her kesiminde takdir görmekte ve haklılığı herkes tarafından kabul edilmektedir. Ancak bu takdir ne yazık ki geç kalınmış bir durumdur. Zira toplumun yaklaşık yüzde 80’i, içeriği tam olarak açıklanmamış aşılarla aşılanmıştır. Bu durum birçok vatandaşımızın farklı sağlık sorunlarıyla hayatını kaybetmesine yol açmıştır.
Bugün ise “Sıfır Karbon” hedefi adı altında insanlığa yeni bir tahakküm dayatılmaktadır. İnsan bedeninin %18’i karbon iken, “sıfır karbon” hedefi bilimsel ve mantıklı bir yaklaşım değildir. Asıl hedef; insanlığı kontrol altına almak, kaynakları bir avuç azınlığa devretmek ve kalan insanlığı ise hizmetçi ve köle konumuna indirmektir.
İklim Kanunu’nun yürürlüğe girmesi halinde karşılaşacağımız bazı ciddi sonuçlar şunlardır:
Seyahat özgürlüğü ciddi şekilde kısıtlanacak, bireysel hareket alanı daraltılacaktır.
Yapay et ve genetiği değiştirilmiş gıdalar için yasal altyapı hazırlanacaktır.
Böcek tüketimi ve sentetik gıdalar yaygınlaştırılacak, altyapısı oluşturulacaktır.
Doğal et tüketimi lüks hale gelecek, “iklim krizine inanmıyorum” demek suç sayılabilecektir. Hayvancılık önce sınırlandırılıp ardından küresel şirketlerin kontrolüne geçecektir.
Tarım ve hayvancılık halkın elinden alınarak küresel şirketlere devredilecek, kendi bahçesinde sebze-meyve eken vatandaş bile cezalandırılacaktır.
Benzin fiyatları daha da artacak, vatandaş karbon puanı nedeniyle satın alma hakkını kaybedecektir.
Elektrikli araçlar zorunlu hale getirilecek, daha sonra getirilecek kotalar bu araçların kullanımını dahi engelleyecektir.
UTTS (Ulusal Taşıt Takip Sistemi) ile vatandaşların tüm seyahat güzergâhları takip ve kontrol altında tutulacaktır.
Nakit para “karbon düşmanı” ilan edilip kaldırılacaktır. Nakitsiz Türkiye projesi hayata geçirilecektir.
Tüm vatandaşlarımız karbon puanlamasıyla izlenecek, bu puana göre ödül veya ceza verilecektir. Elektronik altyapı ile bireylerin tüm varlıkları tek tuşla dondurulabilecektir. Faturalarını ödeyemeyen vatandaşa yeni karbon vergileri dayatılacaktır.
Bu maddeler, kanunun getireceği uygulamaların yalnızca bir kısmıdır. Bu yasa sadece çevreye değil; doğrudan insanı, ekonomiyi, tarımı ve temel özgürlükleri hedef almaktadır.
Tüm vatandaşlarımızı bu dayatmalara karşı birlik olmaya, sesini yükseltmeye ve bu kanunun meclisten geçmesini engellemeye davet ediyoruz.
Bu mücadele yalnızca siyasi bir duruş değil; bir insanlık görevidir.”