Gümüşyaka'da Sunay Akın Rüzgârı
Silivri Belediyesi Ramazan ayı etkinlikleri kapsamında sahne alan şair, yazar, araştırmacı gazeteci Sunay Akın, kendisine özgü üslubu ve anlatımıyla yine Silivrilileri kendine hayran bıraktı.
Ramazan öyküleriyle sanat, eğitim ve okumanın önemine değinen, geçmişte yaşananlarla bugüne köprü kuran ve konuşmalarında önemli mesajlar veren Sunay Akın, Silivri Belediyesi aracılığı ile Silivrililerle 3. Kez buluştu. Gümüşyaka Mahallesi’nde verilen iftar yemeğine katılan Akın, Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar, CHP Silivri İlçe Başkanı Mümin Tuğlu ve CHP Silivri Belediye Meclis Üyeleri ve Gümüşyaka Mahalle sakinleriyle birlikte iftar yaptı. İftar yemeğinin ardından Başkan Işıklar’ın yeni düzenleme yaptığı Gümüşyaka Belediye Çay Bahçesi’nde kurulan sahnede tek kişilik bir gösteri gerçekleştiren Sunay Akın, izleyenleri gülerken düşündürdü.
“ORUÇ GÖLGELERİN YOK OLMASI DEMEKTİR”
Oruç kelimesinin, güneşin tam tepede olduğu an demek olduğunu söyleyen Akın; “Satrancın hiçbir hamlesi, aynı işlevde değildir. Satrancı bilmeyen, taşları göremeyen biri dama oynar. Bakmak ile görmek farklıdır. Güneşin tam tepede olduğu an, oruç demektir. Yani Ramazan aydınlanma ayıdır. Güneşin en yüksekte olması, gölgelerin ve karanlığın yok olması anlamına gelir. İlk gelen emir nedir? Oku! Peygamberimiz Hz. Muhammed’in bir hadisi de şu şekildedir; “Herkesin inandığını, sen bilmeye çalış!” Karanlığı okuyarak yok edebiliriz. Türkiye’nin dünyaya birçok konuda ilkleri sunduğunu biliyor musunuz? Fakat şimdi, satranç oynamayı bilmeyen, mahya ışıklarının ne demek olduğunu anlamayan, orucun gölgelerin yok olması demek olduğunu bilmeyen, okumayan bir toplumun fotoğrafıyız biz.”
“BATININ NOEL IŞIKLARI VARSA, BİZİM DE MAHYA IŞIKLARIMIZ VAR”
Biz neden mahya ışıklarımızı noel ışıkları gibi tüm dünyaya anlatamıyoruz diye soran Sunay Akın şunları söyledi; “Mahya, iki minare arasına yazı yazma sanatıdır. Mahyanın doğum yeri İstanbul’dur. Bu kültürü dünyaya armağan eden toplum biziz. Eski dönem Ramazan aylarında, mahya ışıkları kandillerden yakılırdı. O dönemlerde sanat sevgisi o kadar yoğunmuş ki, insanlar mahya ışıkları ve ışıklardan yapılan resimleri görmek için geceleri camileri dolaşırmış. Ramazan ayında cami cami gezme geleneği de mahya ışıklarından kalmıştır. O zamanlarda elektrik de olmadığı için mahya ışıkları kandillerden yakılırmış. Camisinde resimli mahya olmayanlar hemen minarelere mahya yaptırırmış. Tek minareli olan camiler de hemen bir minare daha yaptırarak mahya ışıkları ve resimleriyle sanatı doya doya yaşarmış. İşte bu Türk milleti bu topraklara, resim sevgisinden dolayı, minare dikmiş, hatta yıkıp yenisini yapmıştır.”
“HOKKA VE KALEMİ KOYDUM CAMİNİN EN ÜST NOKTASINA”
Sunay Akın verdiği bir örnekte, İstanbul Defterdarı Mahmut Efendi’nin yaptırmış olduğu bir cami minaresinin üzerine hokka ve kalem koydurduğunu belirterek şunları söyledi; “1541 yılında İstanbul Defterdarı Mahmut Efendi, bir cami yaptırıyor ve minaresine hokka ve kalem koyduruyor. Bu caminin İstanbul’un simgesi olmasını istedim. Yıllar önce, cami minaresindeki kalem rüzgâr nedeniyle uçmuş. Ben tekrar kalemin aynı minarenin üstüne konulması için mücadele ettim ve sonucunda hokka ve kalem yerine konuldu. O zamanlar okuma ve yazmaya verilen önemi siz düşünün ” şeklinde konuştu. Tek kişilik programlarda, bel altı vurmadan ve küfür etmeden, sadece bilginin eşliğinde de gülünebildiğini kanıtlayan Sunay Akın, kendisini Silivrililer ile bir kez daha buluşturan Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar’a ve Gümüşyakalılara teşekkür etti.