Genç romancı
Rusya'da bir yazar ilk kitabını çıkarmıştı. Genç yaşına rağmen kitabını tüm kitapçılarda ön sıralara çıkarabilmeyi başarmıştı.
Rusya’da bir yazar ilk kitabını çıkarmıştı. Genç yaşına rağmen kitabını tüm kitapçılarda ön sıralara çıkartabilmeyi başarmıştı. Yazdığı roman çok beğenilmişti. Arkadaşları onu büyük başarısından dolayı kutluyorlardı.
Bir gün arkadaşlarıyla bir meyhanede buluşacaktı. Genç yazar erken gitti. Kendine bir bira smarladı. Etrafa olup biteni izliyordu. Bir ara gözü yan masada oturan yaşlı adama ilişti. Adam önünde duran kağıtlara gömülmüş, çeşitli karamalar yapıyordu.
Genç adam yaklaştı,”Oturabilir miyim” ?diye sordu gizemli adama. Eliyle ”Otur!” anlamına gelen bir işaret yaptı yaşlı adam. Yüzüne hiç bakmadı genç yazarın.
“Affedersiniz ne yaptığınızı merak ettim” dedi.
“Bir şeyler karalıyorum”!dedi. Yaşlı adamın bu vurdumduymaz tavrı genç yazarı sinirlendirdi.
“Beni tanımıyor musunuz?”diye sordu. Hafifçe başını kaldırdı ve gencin yüzüne baktı.
Kafasını tekrar karalamalarına çevirirken,”Hayır” dedi yaşlı adam.
Genç romancı.
“Ben ünlü bir yazarım ve yazdığım roman şu anda herkesin ilgi odağı…”dedi.
Yaşlı adam elinden kalemini bıraktı. Genç yazarın yüzüne baktı. Genç yazar romanını anlatmaya başladı. Yaşlı adam büyük bir hayranlıkla dinledi.”Kutluyorum seni” dedi.”İyi bir roman yazmak ook ciddi bir iştir. Biraz anlatsana bunu nasıl başardın?”diye sordu.
Genç romancı geri yaslandı.”Çok çalıştım babalık. Gece gündüz okudum, yazdım ve en sonunda başardım. İnanıyorum ki bir gün tüm dünyada bestseller olmayı başaracağım!”dedi.
“Yüreğim seninle delikanlı” dedi yaşlı adam kahverengi gömleğinin açılan gömleğini iliklerken…
Tam bu sırada genç romancının arkadaşları geldi. Müsaade istedi, çiçeği burnunda romancı. Yaşlı adam da ayağa kalktı.”İlk fırsatta kitabını okumak istiyorum delikanlı!”dedi.
Genç romancı elini yaşlı adama uzattı. Büyük bir gururla ve oldukça yüksek bir sesle tekrar konuşmaya başladı:
“Mutlaka okuyun. Madem siz de bir şeyler yazmaya çalışıyorsunuz, size çok yararı olur benim kitabımın. İnanın Gorki kadar iyi yazıyorum. İsmimi yakında çok daha fazla duyacaksınız. Bu arada halen tanışamadık, isminiz neydi ?”
Yaşlı adam,”Gorki, Maksim Gorki!”
Çiçeği burnundaki genç yazarın, burnundaki çiçek Gorki’nin karamalarına düştü.
Bu hikaye bana :
Sadi Şirazi'ni sözünü hatırlattı :“Ne kadar bilirsen bil, bilmediğin haddinse, bence hiçsin.” diye...
Sevgi ve bilgiyle kalın...
Chenay Kobak