- Haberler
- Güncel
- Diyanet İşleri Başkanı Erbaş: 'Depremzedeler yuvalarına kavuşuncaya kadar yardımlarımız devam edecek'
Diyanet İşleri Başkanı Erbaş: 'Depremzedeler yuvalarına kavuşuncaya kadar yardımlarımız devam edecek'
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, 'Deprem mağduru kardeşlerimiz yuvalarına kavuşuncaya kadar yardımlarımız devam edecek.' dedi.
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, “Deprem mağduru kardeşlerimiz yuvalarına kavuşuncaya kadar yardımlarımız devam edecek.” dedi.
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, özel bir televizyon kanalında iftara doğru canlı yayınlanan programın konuğu oldu. Erbaş, programda, Ramazan ayına, Diyanet İşleri Başkanlığının bu ayda yürüttüğü hizmetlere ve gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. Mübarek gün ve gecelerin Cenab-ı Hakk’ın rahmetinin, merhametinin yansımasının daha fazla olduğu zamanlar olduğunu dile getiren Başkan Erbaş, “Bu değerli günlerin sultanı da Ramazan ayıdır. Ramazan ayı rahmetiyle, merhametiyle, bereketiyle, sahuruyla, iftarıyla, zekatıyla, yardımlaşmasıyla, dayanışmasıyla geliyor. Asırlardan beri Ramazan ayı adeta müminlerin ruhen yenilenmesini sağlayan bir ay. Sadece ruhen değil bedenen olarak da tazelenmesine vesile oluyor” dedi. Başkan Erbaş, İslam’ın insanlara verilen en büyük nimet olduğuna işaret ederek, “Cenab-ı Hak bize vesileler yaratıyor, o vesilelere sarılmamız lazım. Namaz, oruç, hac, zekat, sadaka, mukaddes günler ve geceler dediğimiz bir vesiledir” diye konuştu.
“Depremlerden 13,5 milyon insanımız etkilendi”
Deprem bölgesine giden ilk kurumlardan birisinin Diyanet İşleri Başkanlığı ve TDV olduğuna dikkati çeken Başkan Erbaş, üst üste iki depremin olması nedeniyle yıkıcılığının fazla olduğunu ve 13,5 milyon insanın doğrudan etkilendiğini belirtti. Başkan Erbaş, binaların gerekli şartlara uygun yapılması gerektiğine işaret ederek, “Müteahhitlerin, ustaların artık o işin uzmanlarının buna dikkat etmesi lazım. Bu bir tedbirdir. Yani ne olacağını bilmiyoruz, dolayısıyla bir an önce insanlarımızı enkaz altından çıkarabilmek için daha fazla arama kurtarma ekiplerinin olması gerekiyor. Bunu sadece devlete bırakmamak lazım” açıklamalarında bulundu.
TDV’nin deprem bölgesinde günlük 30 bin kişiye sıcak yemek ikramı yaptığını belirten Başkan Erbaş, “TDV’nin mobil mutfakları var. Sadece 1700 tır yardım malzemesini alana ulaştırdık ve bu her gün devam ediyor. Bunlar gıda, giyim, içecek, hijyen yani insanların günlük hayatında ihtiyaç duyduğu malzemeler. Deprem mağduru kardeşlerimiz yuvalarına kavuşuncaya kadar bu yardımlar devam edecek” şeklinde konuştu.
“AFAD zekat hesabı açtı”
Başkan Erbaş, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının deprem bölgesinde kalıcı konut çalışmalarının devam ettiğini dile getirerek, “Diyanet İşleri Başkanlığı olarak buradaki katkımız deprem mağduru kardeşlerimizin bir an önce yuvalarına kavuşabilmeleri için hayır sahibi insanlarımızı teşvik etmek. Din İşleri Yüksek Kurulumuza gelen sorulardan birisi; ‘Zekat alabilecek durumda olan depremzedeye zekat parasıyla yapılmış ev verilebilir mi?’ Evet verilebilir. Kurulumuz bunu çalıştı. Dolayısıyla işte bu çalışmamız neticesinde AFAD bir zekat hesabı açtı” dedi.
“Kur’an-ı Kerim yakılmasına karşı Müslümanlar olarak tepki göstermeliyiz”
İsveç ve Danimarka’da yaşanan Kur’an-ı Kerim yakma olayına ilişkin de konuşan Başkan Erbaş, “Müslümanlar olarak tepkimizi her aşamada göstermemiz gerekiyor. Önce bu tür olayların son bulması için yetkilileri sürekli bizim uyarmamız gerekiyor. Yani biz istiyoruz ki farklı inançtan insanlar, farklı dinlerden insanlar barış içerisinde yaşasınlar, derdimiz bu. Müslümanlar ve gayrimüslimlerin bir arada yaşamaları lazım. Ancak herkesin diğerinin dinine, inancına, düşüncesine, kutsalına, değerine saygı göstermesi lazım” şeklinde konuştu.
“Saldıranlara Diyaneti anlattığımız zaman kucaklaşıp ayrılıyoruz”
Başkan Erbaş, Diyanet İşleri Başkanlığı ve kendisine yönelik saldırılarla ilgili de konuşarak, şunları kaydetti:
“Dinimize ve Diyanet’e saldırı oluyor, bizim şahsımız önemli değil. Yani ben bu sarığı ve cübbeyi çıkardıktan sonra sizin gibi normal bir vatandaşım. Ama bu sarığa ve cübbeye leke getirmemek için kılı kırk yararcasına bizim dikkat etmemiz gerekiyor. Uykusuz kaldığımız zamanlar oluyor. Bilgisiz birtakım insanların bilmeden yaptıkları saldırılarına tabii ki üzülüyoruz. Bunu içimize atıyoruz. Zaman zaman arkadaşlarımızla paylaşıyoruz ama işimize yansıtmamaya gayret ediyoruz. Onlara gerçeği anlatıyoruz. Din nedir, Diyanet nedir? Anlattığımız zaman kucaklaşıp öyle ayrılıyoruz.”