Diyaliz hastalarına Korona virüs uyarısı
TÜRK BÖBREK VAKFI AHMET ERMİŞ DİYALİZ MERKEZİ BAŞHEKİMİ NEFROLOJİ UZMANI DR. BİLAL GÖRÇİN İSE SAĞLIK BAKANLIĞI'NIN KOYDUĞU 14 GÜN KURALINA KESİNTİSİZ OLARAK UYULMASI GEREKTİĞİNİ BELİRTTİ.
Diyaliz hastalarının Korona virüs karşısında ateş tepkisi vermeyebileceği için diğer belirtilerinin önemli takibi gerekiyor.
Türk Böbrek Vakfı Başkanı Timur Erk, temennilerinin, başta Türkiye olmak üzere tüm dünyanın bu süreci bir an evvel geride bırakması olduğunun altını çizerek, "65 yaş üstü olan ve kronik hastalığı olanların, Sağlık Bakanlığ’nın oluşturduğu Bilim kurulunca da belirtildiği üzere risk grubunda olması büyük önem taşıyor. Türkiye’de yaklaşık 60 bin diyaliz hastası var. Diyaliz hastalarının tedavileri ise genel anlamda haftanın 3 günü düzenli olarak hemodiyaliz merkezlerine ulaşmalarıyla işliyor. Bu süreçte, Bakanlıklar tarafından önemle altı çizilen önlemlere ek olarak; diyaliz hastaları ve hasta yakınlarının göz önünde bulundurmaları gereken tüm detaylar, diyaliz merkezlerimizdeki hastalarımıza aktarılıyor ve tüm bu süreç titizlikle yönetiliyor” dedi.
Türk Böbrek Vakfı Ahmet Ermiş Diyaliz Merkezi Başhekimi Nefroloji Uzmanı Dr. Bilal Görçin ise Sağlık Bakanlığı’nın koyduğu 14 gün kuralına kesintisiz olarak uyulması gerektiğini belirterek, “Diyalize giren hastalar kanlarında bulunan üre, kreatinin gibi zararlı maddeler nedeniyle tüm infeksiyonlara karşı ateş tepkisi veremeyebilirler. Korona virüsünün en önemli belirtisi olan ateş, diyaliz hastalarında görülmeyebilir. Bu nedenle Koronanın ateş dışı belirtileri olan solunum sıkıntısı, öksürük, bulantı daha fazla önemsenmelidir. Diyaliz hastalarının çoğunun hiç idrarı yoktur bu nedenle aldıkları tüm sıvı vücutlarında kalır, öksürük ve nefes darlığına sebep olur. İki diyaliz arası fazla kilo alanlar da öksürük nefes darlığı şikayeti mutlaka Koronaya bağlanmamalıdır” dedi.
Dezenfeksiyon kurallarına daha sıkı uymalılar
Görçin, diyalize giren hastaların sağlıklı insanlara göre bağışıklık sistemleri biraz daha baskın olduğu için dezenfeksiyon kurallarına daha sıkı uymaları gerekliliğinin önemine dikkat çekerek, “Biz merkez olarak ateş ve herhangi bir infeksiyon belirtisi olan hastalarımızı ayrı bir odada diyalize alıyoruz. Bunun yanında, uzun süredir ülkemizde olan yabancı hastalar dışında yurt dışından gelecek yeni hemodiyaliz hastaları kabul edilmemelidir. Hastaların mümkünse kendi araçları ile hemodiyalize ulaşmaları daha güvenli olacaktır. Servis ile gelenler ise sadece servis içinde maske takabilirler. Servis araçlarına tekerlekli sandalyelere ve etraflarındaki her şeye dokunabildikleri için (halsizlik, renal kemik hastalığına bağlı yürüme bozukluğu, diyaliz sonrası dengesizlik) el dezenfeksiyonuna veya eldiven kullanmaya özen göstermeleri gerekir" dedi.
Görçin, diyaliz merkezlerimizde uyulan kuralları da şöyle açıkladı:
"Diyalizde kullandığımız her türlü malzeme (setler, iğneler, diyalizör, gazlı bez, eldivenler, bantlar) her hasta için ayrıdır ve tek kullanımlıktır. Ayrıca hastalara eldiven ve maske desteği verilmektedir.
Ziyaretçi kabul edilmemelidir.
Dinlenme odası kapatılmıştır. Hastaların ve yakınlarının birbiri ile teması en aza indirilmelidir.
Her diyaliz bitince makineler dezenfekte ediliyordu. Şimdi hastanın yatağının kolları, yemek masaları dokundukları her şey her diyaliz sonrası özellikle dezenfekte edilmektedir.
Hemşireler hastaları diyalize takarken diyaliz sırasında tansiyonlarını ölçerken ve diyalizden hastaları çıkarırken hem normal ağız burun maskesi hem de bunun üzerine yüzü koruyan şeffaf yüz maskesi takmak zorundadırlar.
Hasta yatakları arasında yaklaşık 2 metrelik aralık bulunmaktadır. Vizitlerde sorunsuz hastalar ile hekim ziyaretlerinde de bu mesafenin korunmasına dikkat edilmektedir.
Parmak izi ve giriş çıkışlarda kullandıkları tartı ve hastaların dokundukları her şey dezenfekte edilmektedir".