Deprem ruh sağlığını etkiliyor

SANKO Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Halil İbrahim Öztürk, her yaştan insanı olumsuz etkileyen deprem ve diğer afetler karşısında çocukların, erişkinlere göre daha şiddetli ruhsal tepkiler verebileceğini söyledi.

Deprem ruh sağlığını etkiliyor
TAKİP ET Google News ile Takip Et

SANKO Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Halil İbrahim Öztürk, her yaştan insanı olumsuz etkileyen deprem ve diğer afetler karşısında çocukların, erişkinlere göre daha şiddetli ruhsal tepkiler verebileceğini söyledi.

Depremin ruh sağlığı üzerindeki etkileriyle ilgili açıklama yapan Dr. Öğr. Üyesi Öztürk, “Yaşamın bir gerçeği olarak kabul ettiğimiz depremle bir kez daha yüzleştik. Güven duygumuzda ani zedelenmeye yol açan doğal afetlerde, korkmamız hatta dehşete düşmemiz son derece doğaldır. Bu tarz şiddetli travmatik olaylar, ruh sağlığımız üzerine derin bir etki oluşturma gücüne sahiptir” dedi. Travmatik bir olayın ardından çeşitli duygusal, bedensel, davranışsal ve zihinsel tepkilerin, travmaya maruz kalan hemen herkeste ortaya çıkmasının olağan olduğunu belirten Dr. Öğr. Üyesi Öztürk, bu nedenle travmaya bağlı tepkilerin, “olağandışı durumlara verilen olağan tepkiler” olarak tanımlandığını kaydetti.

Ruh tramvalarında yaşananlar

Dr. Öğr. Üyesi Öztürk, ruhsal travmalardan sonra erken dönemde birçok kişide “Akut Stres Tepkisi’’ adı verilen ve ekseriyetle bir ay içinde azalarak kaybolan duygusal davranışsal ve bedensel bir dizi belirti ortaya çıkabildiğine dikkat çekti.

’’Bazı kişilerde çok daha şiddetli belirtilerle karakterize ‘Akut Stres Bozukluğu’ olarak adlandırılan tablolar görülebilir. Bu kişilerde belirtiler, uzayarak aylar hatta yıllarca devam eden, ‘Travma Sonrası Stres Bozukluğuna’’ ilerleyebilir” diyen Dr. Öğr. Üyesi Öztürk, yaşanabilecek duygusal, bedensel / fiziksel, davranışlar ve sosyal durumları şöyle özetledi:

’’Duygusal, endişe, huzursuzluk, gerginlik, öfke, üzüntü, duygusal donukluk, suçluluk, umutsuzluk, yalnız hissetme gibi duygusal tepkiler. Bilişsel ise sürekli travmatik olayı düşünme, odaklanmada güçlük, dalgınlık, unutkanlık, kafa karışıklığı, karar vermede güçlük gibi belirtiler. Bedensel/Fizyolojik, irkilme, çarpıntı, uykuya dalmada güçlük, rahatsız eden rüyalar, iştah değişiklikleri, hareketlilikte artış ya da tam tersi azalma gibi bedensel / fizyolojik tepkiler. Davranışsal ve sosyal, ağlama atakları, insanlardan uzaklaşma, sık sık tartışmaya girme, yaşananları sürekli anlatma isteği, hatıraları canlandıran yerlerden veya etkinliklerden kaçınma, alkol/sigara kullanımında artış gibi davranışsal ve sosyal tepkiler.”

Daha iyi hissetek için yapılması gerekenler

Dr. Öğr. Üyesi Öztürk, bu tür durumlarda daha iyi hissetmek için yapabilecekleri şöyle sıraladı:

’’Sosyal destek, ruhsal travma üzerine iyileştirici etkiye sahiptir. Bu nedenle duygularınızı, düşüncelerinizi yakınlarınızla paylaşmaktan kaçınmayın. Üzüntünüzü, duygularınızı bastırmaya çalışmayın. Arkadaşlar, aile, komşular ve depremden etkilenen diğer insanlarla olan olumlu ve destekleyici ilişkilerinizi, iletişiminizi sürdürün. Depremden etkilenen diğer insanlarla yardımlaşmak, imkanları paylaşmak yeterlilik düşüncelerinizi arttırarak daha iyi hissetmenizi sağlayacaktır. Depreme ilişkin görsellere ve videolara aşırı maruz kalmak, tekrar tekrar, gün boyunca yıkım görüntülerini izlemek ruhsal etkilenmenizi artıracaktır. Bu dönemde güvenilir kaynaklardan yeterli düzeyde bilgi alınması ruh sağlığı için daha uygundur. Bu dönemde uykusuzluk ya da diğer stres semptomlarını bastırmak, gidermek amacıyla alkol ya da psikiyatri uzmanınca önerilmediği sürece psikiyatrik ilaç kullanımından kaçınılmalıdır. Sağlığınıza özen gösterin. Alkol ve sigara kullanımı gibi olumsuz baş etme yöntemlerini kullanmayın. Sizi rahatlatan aktivitelere (yürümek, okumak, sohbet etmek, dertleşmek, ibadet, doğada bulunmak vb.) zaman ayırmaya çalışın. Endişe hissediyorsanız nefes ve gevşeme egzersizleri yararlı olacaktır. Doğal afet ve travmalardan sonra insanlar, suçlu arama eğiliminde olabilirler. Kişileri günah keçisi haline getirecek haberler ve dedikodulara karşı dikkatli olun. Bu tür basit dedikodulardan doğaüstü açıklamalara kadar geniş bir yelpazede olan bu söylentiler toplumsal bölünmelere neden olabilmektedir. Kaynağından emin olmadıkça bilgi paylaşımından kaçının.”

Çocuğa yardımcı olmak için yapılması gerekenler

Çocukların, doğal afetler karşısında erişkinlere göre daha şiddetli ruhsal tepkiler verebildiğine ve çevresinde olup bitenleri tam olarak anlamlandırmayabildiğine işaret eden Dr. Öğr. Üyesi Öztürk, bu tepkiler konusunda şu bilgileri paylaştı:

’’Konuşmama ya da duygusal tepkilerinde azalma, donukluk, dalgınlık gözlenebilir. Bunun tam tersine olaya ilgisiz davranma, oyun oynama, şarkı söyleme gibi davranışlar görülebilir. Çocuklarda her iki tür tepki de doğaldır. Yalnız kalmaktan, kapalı yerlerden ve karanlıktan korkabilir. Uykusuzluk, kabuslar, ani seslerden irkilme olabilir. Anne- babadan ayrılamama, altını ıslatma, ısrarcılık, inatçılık vb. gibi yaşından daha küçük bir çocuk gibi davranabilir. Bulantı, karın ağrısı, baş ağrısı, sık tuvalete gitme, iştahsızlık gibi bedensel ortaya çıkabilir.”

Dr. Öğr. Üyesi Öztürk, bu durumlarda çocuklara yardımcı olabilmek adına yapabilecekleri şöyle açıkladı:

’’Bu dönemde çocuklarınız, sizin yakınlığınıza her zamankinden daha çok ihtiyaç duymaktadır bu nedenle bedensel yakınlığı, elini tutmayı, sarılmayı ihmal etmeyin. İhtiyaçlarını doğrudan siz karşılayın. Çocuklarınızın en temel ihtiyaçları kendilerinin ve sizin tekrar güvende olduğunuzu hissetmektir. Çocuklarınıza yardımcı olabilmenizin ilk şartı elinizden geldiği kadar sakin, güven verici ve tutarlı bir tavır içinde olmanızdır. Deprem sırasında ve sonrasında duyduklarını, gördüklerini ve yaşadıklarını, hissettiklerini anlatmasına izin verin, konuşmak istiyorsa konuyu kapatmayın. Ancak anlatmak istemezse de zorlamayın. Depremle ilgili travmatik görüntülerden uzak kalmasını sağlayın. Depreme ilişkin korkutucu ya da üzücü detayları yanında konuşmamaya özen gösterin. Yaşadıklarının son derece doğal olduğunu, bir hastalık olmadığını anlatın. Çocuklarınızı rahatlatmak, konuyu kapatmak için ‘Geçti, bitti artık’ ya da ‘Artık hiçbir şey olmaz’ demek yerine depremlerde yapması gerekenler konusunda bilgi verin.”

Türkiye Psikiyatri Derneği Ruhsal Travma ve Afet Psikiyatrisi Çalışma Birimi tarafından yapılan çalışmalardan yararlanarak paylaştığı bilgilerin yardımcı olacağına inandığını vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi Öztürk, sözlerini şöyle tamamladı:

“Ancak deprem sonrası yaşadığınız ruhsal belirtiler, diğer insanlara göre daha şiddetliyse, günler geçtikçe azalmak yerine artma eğilimi gösteriyorsa, ailevi, sosyal, akademik ya da mesleki işlevselliğinizi bozacak düzeydeyse ruh sağlığı uzmanına başvurmayı ertelemeyin.”