- Haberler
- Politika
- Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Bay Kemal memurları tehdit ediyor ama memur kardeşlerim bunlara pabucu bırakmayacak'
Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Bay Kemal memurları tehdit ediyor ama memur kardeşlerim bunlara pabucu bırakmayacak'
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun sözlerini hatırlatarak, 'Bay Kemal memurları tehdit ediyor ama memur kardeşlerim bunlara pabucu bırakmayacak' dedi. 1915 Çanakkale Köprüsü'nün 18 Mart'a ulaşmadan açılışının yapılacağının söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'İnşallah 12 yıl sonra bu köprü, millete devlete kalacak. Şu anda burada 5 bin kişi çalışıyor. 'Millet aç' diyorlar. Ya bu 5 bin kişi burada çalışıyor, ücretlerini alıyor. Ekonomide kafanız nasıl çalışıyor buna bakıyorum. Biz bu noktada ekonominin Evelallah kitabını yazdık' diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun sözlerini hatırlatarak, "Bay Kemal memurları tehdit ediyor ama memur kardeşlerim bunlara pabucu bırakmayacak” dedi. 1915 Çanakkale Köprüsü’nün 18 Mart’a ulaşmadan açılışının yapılacağının söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İnşallah 12 yıl sonra bu köprü, millete devlete kalacak. Şu anda burada 5 bin kişi çalışıyor. ‘Millet aç’ diyorlar. Ya bu 5 bin kişi burada çalışıyor, ücretlerini alıyor. Ekonomide kafanız nasıl çalışıyor buna bakıyorum. Biz bu noktada ekonominin Evelallah kitabını yazdık" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenen “7. Memur-Sen Büyük Türkiye Buluşması” programına katıldı.
Programdaki konuşmasına Memur-Sen Kurucu Genel Başkanı Mehmet Akif İnan’ı anarak başlayan Erdoğan, “Akif İnan’ın en önemli eseri olan Eğitim Bir Sen ve Memur-Sen bugün 1 milyon 50 bine ulaşan üye sayısı ile ülkemizin en büyük konfederasyonu olarak büyük ve güçlü Türkiye davamıza omuz veriyor. Merhum İnan’ın mütevazi imkanlarla kurduğu müesseseler aziz milletimizle birlikte tüm emekçilere hizmet etmeyi sürdürüyor. Memur-Sen kamu görevlilerinin haklarını savunmanın yanında ülkemizde ve tüm dünyada hakkın, adaletin, merhametin, özgürlüklerin gür sesi oluyor. İnsanı esas alan özgün bir sendikacılık anlayışıyla bu çatı altında yürütülen çalışmalar her türlü takdirin üzerindedir. İdeolojik sendikacılıkla arasına mesafe koyan Memur-Sen milli iradenin güçlendirilmesi için atılan her türlü adıma destek vermiştir. Memur-Sen darbe ve vesayete dönük tüm teşebbüslerin karşısında dik bir duruş sergilemiştir. 27 Nisan bildirisinden 367 garabetine, gezi olaylarından 17-25 Aralık girişimine, 15 Temmuz ihanetinden 16 Nisan referandumuna kadar ülkemizi milletimi, istiklalimizi ilgilendiren her kritik hadisede Memur-Sen onurlu, dirayetli, demokratik bir tavır takınmıştır. Son 19 yılda vesayetçi sisteme, cuntalara, ihanet çetelerine ve terör örgütlerine karşı verdiğimiz mücadelede dağ gibi yanımızda duran Memur-Sen’e ve siz yürekli mensuplarına burada bir kez daha teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.
“Bay Kemal memurları tehdit ediyor ama memur kardeşlerim bunlara pabucu bırakmayacak”
Salonu dolduran Memur-Sen üyelerine seslenen Erdoğan, “Çoğu arkadaşımız 28 Şubat günlerinde ya memur, ya öğretmen, ya öğrenci olarak bizzat tecrübe etti. Aramızda sakalından dolayı tahkikata uğrayanlar, başörtüsünden dolayı okulundan atılanlar, fikirlerinden dolayı soruşturma geçirenler, kimliğinden dolayı sürgüne gönderilenler oldu. İrtica ile mücadele kılıfı altında aralarında kamu görevlilerinin bulunduğu 6 milyon insanımız vesayetçiler tarafından fişlendi. Milli Eğitimde 33 bin öğretmen disiplin soruşturmasına uğradı. 11 bin 890 öğretmen disiplin cezası aldı. 11 bin öğretme istifa etti. Devlet kurumunda çalışan tüm başörtülü kardeşlerimiz inançları ile meslekleri arasında tercih yapmaya zorlandı. Her alanda milletimiz çok ağır baskılarla maddi manevi kayıplarla karşılaştı. Milletin inancı ile değerleri ile kültürü ile kavgalı darbeci zihniyetin Türkiye ekonomisine verdiği zarar 300 milyar doların üzerindedir. Bu rakam vesayetin milletimizi sadece ekonomide yüz yüze bıraktığı faturadır. Ülkenin geri kalması pahasına vesayete arka çıkanların milletimize verdiği zararların hesabını tutmak dahi mümkün değildir. Bu faşist zihniyetin eğitim sistemimizde yaptığı tahribatın etkilerini ortadan kaldırmak için halen uğraşıyoruz. Bu anlattıklarımızı yaşı 30 altındaki genç memur kardeşlerimiz için uzak tarihli hikayeler gibi göründüğünün farkındayız. AK Parti Türkiye’sinde doğan gençlerimize bu baskıları anlatmakta zorlanıyor. Bay Kemal tehdit ediyor. Öğretmenleri tehdit ediyor. Subayları tehdit ediyor, polisleri tehdit ediyor. Hangi memur sınıfında kardeşlerimiz varsa sıradan hepsini tehdit ediyor. Ama bilmiyor ki benim memur kardeşlerim Allah’ın izni ile bunlara pabucu bırakmayacak” şeklinde konuştu.
“Ekonominin Evelallah kitabını yazdık yazmaya devam ediyoruz”
Erdoğan dün Çanakkale Köprüsü’nün son tabliyesinin konulması törenine katıldığını hatırlatarak, “Bu nasıl yapıldı. ‘Bu parayı nereden buldunuz’ diyorlar. Burası 2 milyar 400 milyon avroya çıkmış olan bir köprü. Karadan karaya 4 bin 200 metre uzanan devasa 1915 Çanakkale Köprüsü’nü 18 Mart’a ulaşmadan açılışını yapacağız. Bunu biz yap işlet devret ile inşallah 12 yıl sonra bu köprü devlete kalacak, millete kalacak. Ama bunların kafası bunu basmaz. Diyor ki ‘nasıl yaptınız’, işte böyle yaptık. Türk firmaları ve Kore işbirliği ile yaptık. Birçok yatırımlarımızı böyle gerçekleştirdik. Şu anda burada 5 bin kişi çalışıyor. ‘Millet aç’ diyor. Ya bu 5 bin kişi burada çalışıyor, ücretlerini alıyor. Ekonomide kafanız nasıl çalışıyor buna bakıyorum. Biz bu noktada ekonominin Evelallah kitabını yazdık yazmaya devam ediyoruz. 19 yıldır Türkiye’nin dört bir yanında eğer yollar yapılıyorsa, 6 bin 100 kilometreden biz bu yolları aldık 28 bin kilometreye çıkardıysak, evet bu iş bilenin kılıç kuşananın anlayışı ile oldu. Eğitimde ayı şeyleri yaptık. O kullarımızın halini biliyorsunuz. Burada benim emsali kardeşlerim bilirler okullarımızın hali neydi. Kitabımız yoktu. Teksir kağıtları ile okuyorduk. Kırtasiyeciyi dükkanından kitap alamazdık. O günleri yaşadık. Geldik dedik ki biz sıralarınızın üzerine kitaplarımızı koyacağız ve yavrularımız ücretsiz olarak okullarını okuyacaklar. Dün Çanakkale’de muhteşem bir açılış yaptık. Daha sonra gençlerle bir araya geldik. Troya’da. Gençlerle olan buluşmamız da çok güzel oldu. Demek ki diyor ya ‘amcanızı dinleyin’. Amcanız size neler yapacak neler. Ya siz neler yaptınız şu anda belediyelerde tüm vatandaşlarımı sokağa atan sizsiniz. Belediyelerimizde işçilerimizi sokağa koyan sizsiniz. Hani atmayacaktınız, hani kimseyi kapıya koymayacaktınız. Hepsi yalan. Akşam yalan, sabah yalan” açıklamalarında bulundu.
“Devletin içine çöreklenmiş, milli iradeyi hiçe sayan jakobenlerin direnci ile hep karşılaştık”
Türkiye’ye hizmet yolculuğunda pek çok engelleme girişimi ile karşılaştıklarını vurgulayan Erdoğan, “Gezi olaylarında bay Kemal Taksim’de değil miydi? Ne işin vardı orada. Çünkü o da gezici. Bunlar değil miydi Bezm-i Alem Valide Sultan cami içine bira kutuları ile girenler. Bezm-i Alem Valide Sultan Camii’nden Başbakanlık ofisine dozerlerle oralara kanal açarak gidenler bunlar değil miydi? Bunlar tahribat yapar, biz ise iş yaparız. Bunların dikili ağacı yok. Biz sürekli eğitimde sağlıkta, adalette, emniyette, enerjide bütün alanlarda tarımda sürekli olarak üretiyoruz. Daha çok üreteceğiz. Devletin içine çöreklenmiş, millete tepeden bakan, milli iradeyi hiçe sayan jakobenlerin direnci ile hep karşılaştık. İçerideki vesayet odakları ile birlikte Türkiye’nin güçlenmesini istemeyen hasımlarımızın operasyonların maruz kaldık. Menderes’ten Özal’a, Türkeş’ten Erbakan hocamıza kadar Türkiye için hayal kuran siyasetçiler daha önce kimlerle mücadele ettiyse, biz de aynı çevreleri karşımızda bulduk. Türk demokrasisinin standartlarını yükseltme çabalarımız kışkırtmalarla, darbe çığırtkanlıkları ile, siyasi suikastlerle sabote edilmek istendi. Onlar AKM’nin gövdesine teröristlerin dev posterlerini astılar gezi olaylarında. Biz de dedik ki ‘biz AKM’yi yıkacak yeniden muhteşem bir opera binası olarak burayı yapacağız’. 4.5 yılda opera binası olarak AKM’yi yaptık mı. Taksim camiini yaptık mı yaptık. Bizim işimiz yapmak, bunları işi yıkmak. Hiçbir baskıya teslim olmadık. Demokrasimizi güçlendirdik. Ekonomimizi çalışmadan zenginleşmeyi alışkanlık haline getirmiş bir avuç elite rağmen büyüttük. Savunma sanayimizi yüzde 20 yerliydi. Şimdi yüzde 80 yerli” diye konuştu.
“Savunma sanayimizi bizi kendilerine bağımlı bırakmak isteyen küresel çetelere rağmen devler ligine taşıdık”
Türkiye’nin insansız hava aracı yapım sürecini de anlatan Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü:
“İlk seçimi kazandığımızda Avrupa ve Amerika seyahati yaptık. O zaman Amerika’da Bush iş başında. Bush’a gittiğimde dedim ki ‘biz terörle mücadele ediyoruz, terörle mücadelede siz bize İHA verecektiniz vermiyorsunuz’. O zaman dışişleri bakanı Condoleezza Rice’ı çağırdı. ‘Bak Türkiye’ye İHA vermiyormuşsunuz’ dedi. O da ‘Doğru’ dedi. ‘O zaman süratle Türkiye’ye İHA vereceksiniz’ dedi. Oradan İHA aldık ama 38 saat süreyle. Tabii bu bizi ev sahibi yaptı. Allah rahmet eylesin Bayraktar’ın sahibi Özdemir bey buradan ilham alarak evlatları ile beraber bu işe soyundular ve süratle İHA’yı Bayraktar üretmeye başladı. Şu anda İHA’larımız var mı var. SİHA’larımız var mı var. Şimdi bir üst segmente çıktık artık Akıncı’larımız da var. Cudi’de Gabar’da Tendürek’te buralarda teröristleri bugün yok ediyorsak işte bunlarla yok ediyoruz. Hem içeride, hem sınırımızın dışında. Nereden nereye. Kötü komşular bizi ev sahibi yaptı. Savunma sanayimizi bizi kendilerine bağımlı bırakmak isteyen küresel çetelere rağmen devler ligine taşıdık. Üretimimizi hiçbir riske girmeden, milletin sırtından palazlanmaya alışmış asalaklara rağmen arttırdık. Hak ve özgürlükle bu ülkeyi tapulu malı gören azgın azınlığa rağmen genişlettik. Diplomasimizi bürokratik oligarşinin engelleme teşebbüslerine rağmen
Millileştirdik. Milletimizle sırt sırta verdiğimiz mücadele sayesinde 28 Şubat döneminin enkazını ortadan kaldırmanın yanı sıra ülkemize çağ atlattık. Ekonomide eğitimde savunmada enerjide sağlıkta terörle mücadelede, demokraside bizden önce yapılanların tamamını 3’e 5’e 10’a katlayan başarılara imza attık”