Çevreciler TURÇEP'e katıldı
Silivri Çevre Derneği, geçen hafta gerçekleştirilen Türkiye Çevre Platformu (TÜRÇEP) Temsilciler Meclisi olağan toplantısına katıldı.
Ankara Eğitim Sen Tesislerinde gerçekleştirilen toplantı iki gün sürdü. Silivri Çevre Derneğini temsilen Başkan Ali Korsan ve Ömer Ölmez, Şehmuz Sevim, Doğu Can Öztürk katıldı
Silivri’nin çevre sorunlarını, özellikle termik santrale karşı yürütülen mücadeleyi ve Danamandıra taş ocakları sorununu dile getirdiğimiz toplantıda Türkiye’nin tüm çevre sorunları masaya yatırıldı.
Hakkari’den Çanakkale’ye, Türkiye’nin her yöresinden temsilcilerin katıldığı toplantıda, ÇED ve Stratejik ÇED (SÇD) süreçleri, %100 Yenilenebilir Enerjiye Geçişte Yerel Yönetimler ve STK İşbirliği, Konya Kapalı Havzası ve Çölleşme Sorunu, Van Gölü ve Kıyı Kenar Çizgisi, Filyos Çayı ve Termik Santrallar Sorunu, Ilısu Barajı Suları Altında Kalacak Olan Hasankeyf Ören Yeri Sorunu, Nükleer Santraller, Küresel Isınma ve İklim Değişikliği, Enerji Sorunları, Topluluk Enerjisi, Ormansızlaşma, Ordu Kurul Kalesi ve Taş Ocakları Sorunu, AB Hibe Projeleri, TÜRÇEP’ in örgütsel yapısının ve çalışmalarının etkinleştirilmesi ve gençleştirilmesi, Şehir Hastaneleri, Yeni Müfredatla ilgili konu ve sorunlar görüşüldü.
2 günlük toplantı sonucunda aşağıdaki konuların kamuoyu ile paylaşılmasına karar verildi.
8 Nisan 2017 tarihinde yürürlüğe giren STRATEJİK ÇEVRESEL DEĞERLENDİRME YÖNETMELİĞİ uygulaması bir an önce yaşama geçirilmelidir. Özellikle taş ocakları ile ilgili olarak kişiye özel düzenlemelerden vaz geçilmelidir.
%100 Yenilenebilir enerjiye geçiş uygulamaları bir hayal değildir. Danimarka örneğinde bunun uygulanabilir olduğu görülmüştür. Yapılan araştırmalarda, çok sayıda termik santral planlaması yapılan Çanakkale bölgesinde %100 Yenilenebilir Enerjiye geçiş kapasitesinin var olduğu görülmüştür. Diğer bölgelerde de %100 yenilenebilir enerjiye geçiş olanakları araştırılmalıdır.
Rüzgâr santrallerinin gürültü kirliliği yaptığı, hayvanlarda düşüğe sebep olduğu, habitata zarar verdiği gibi ön yargılar doğru değildir. Bunlar rüzgar santrallerine karşı olanların karalama propagandasıdır. Uluslararası standartlara uygun olarak kurulan rüzgar santralleriyle enerji üreterek ülkemizin rüzgâr potansiyelinden yararlanılması önemlidir. Rüzgâr enerjisi konusunda devlet teşvikleri yeterli değildir.
Yıllardır çevreye duyarlı yurttaşların tüm karşı duruşlarına karşın, tüm dünyanın, gelişmiş ülkelerin kurulu bulunan nükleer santrallerini kapatmaya başladığı, yenilerini kurmama kararı aldığı bir süreçte Anadolu toprakları, nükleer atık deposu olmamalıdır. Ülkemize Nükleer Santral yapacağını iddia eden yatırımcı ülkelerin bu alanları atık deposu olarak kullanacağı yönündeki kuşkularımız giderek artmaktadır. Rusya’nın Akkuyu santral alanını nükleer atık deposu olarak kullanacağı, Fransızlar ve Japonların ise atıklarını Sinop’a getirebileceği olasılığı vardır. Bu süreçleri takip etmek ve daha dikkatli olmak gerekmektedir.
Konya Kapalı Havzası iklim değişikliği nedeniyle çölleşmekte, ülkemizin ikinci büyük sulak alanı olan Tuz Gölü giderek küçülmektedir. Bu konularda istatistiki verilere ulaşılamamaktadır. Verilerin incelenmesiyle durumun vahimliği anlaşılacaktır. Karapınar bölgesinde toprak çökmeleri yaşanmakta, göller kurumakta tarımsal üretim giderek düşmektedir. Karapınar termik santralı yeni sorunlara neden olacaktır. Havzada ürün deseninin değiştirilmesi, sulamada modern yöntemlerin kullanılması, kaçak yeraltı suyu çekimlerinin önlenmesi, çiftçiye daha az suya gereksinimi olan ürün türlerinin ekimini özendirecek teşviklerin verilmesi öncelikli olarak yaşama geçirilmelidir.
Van Gölünün kirliliği giderek artmaktadır. Kirlilik kaynakları araştırılarak çözüm önerileri üretilmeli ve yaşama geçirilmelidir. Acilen Van Gölü Koruma Kanunu çıkartılmalıdır. Bunun için TBMM de grubu olan partilere öneri götürülecektir.
Ülkemiz son derece yaşamsal çevre sorunlarıyla karşı karşıyadır. Küresel ısınma ve iklim değişikliğinin tüm gezegeni tehdit ettiği bir süreçte yöneticilerimizin özellikle enerji alanında kirli, ısınmayı arttırıcı, kömürlü çözümleri tercih etmekte oluşları ve süreklilik gösteren orman katliamları yaşam açısından ciddi tehditler oluşturmaktadır.
Karşı karşıya olduğumuz bu devasa çevresel sorunları çözmek, yaşamı sürdürülebilir kılmak sorumluluğu ile karşı karşıya olan siyasal irade, bırakın sorunları çözmeyi, aksine sorunlarımızı her geçen gün daha da ağırlaştırmaktadır.
TÜRÇEP tüm bileşenleri ile bu temelde etkin çalışmalarını sürdürecektir.