Avrupa'nın en acı çaresizliği

Avrupa'da çocuklarına, özel eğitim alanında teşhis konulan aileler, yaşadıkları ülkelerde çare bulamayınca uzun arayışlarının ardından Türkiye'nin yolunu tutuyor. Avrupa ülkelerindeki çaresizlikleri anlatan ailelerin yüzü Türkiye'deki eğitim ile gülüyor.

Avrupa'nın en acı çaresizliği
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Avrupa’da yaşayan ve çocukları özel gereksinime ihtiyaç duyan aileler, yaşadıkları ülkelerdeki çaresizlikleri acı içinde anlattı. Medeniyetin beşiği olarak adlandırılan ülkelerde, çocukları için gerekli eğitimi bulamayan yüzlerce aile, Türkiye’nin yolunu tutuyor. Ailelerin tamamı ise eğitim için Kocaeli’nin Başiskele ilçesinde bulunan Atlantis Danışmanlık ve Eğitim Merkezi’ni tercih ediyor. Doğa içinde, hayvanlarla yapılan pozitif eğitim sayesinde, ‘İyileşmez’ denilen çocuklardaki gelişim, Avrupa’daki eğitimcileri bile şaşkına çeviriyor. Yaşadıkları süreci anlatan aileler, Avrupa’nın özel eğitim alanındaki acemiliğini gözler önüne seriyor.

“1.5 yaşında konuşması bir anda kesildi”

Almanya’da yaşayan ve çocuğuna otizm teşhisi konulan Sebiha Yapar, yaşadıklarını duygu dolu gözlerle anlattı. Oğlu Fatih’in çok erken konuşmaya başladığını ifade eden Yapar, “1.5 yaşına kadar çok güzel ilerleme yaptı. 1.5 yaşından sonra aniden kesilme oldu. Fatih’i sadece ağlarken ve gülerken işitiyorduk. Başka bir çıktısı yoktu. Ne istediğini bilmeyen, işaret bile edemeyen bir çocuktu. Sadece ağlardı. Çok sinirli, agresifti” dedi.

Endişe, korku, kaygı içinde olduğunu belirten Sebiha Yapar, “Bunun yarını hiç aklınızdan çıkmıyor. Evladınızın bir şeye ihtiyacının farkındayız, ne olduğunu, nasıl yardımcı olunacağını bilmiyoruz. Bildiği kelimeleri söyleyince, çok sinirli davranırdı. Bir kere arabanın içinde unuttuk. Saniyeler sürdü belki ama hiç tepki veremedi. Sadece bir boşluğa bakması korkunçtu” diye konuştu.

Almanya’daki süreci anlatan Yapar, “İlk başta logopedi verdiler. Daha sonra ergoterapi önerdiler. Çocuk doktorumuz vermedi. Zorlu bir süreç. Kolay kolay bir şey vermiyorlar. Pahalı buluyorlar. Bütçeleri kısıtlı olduğu için doktor doktor gezdiriyorlar. Türkiye’ye gelmeye kış aylarında karar verdim. Atlantis’in bir semineri oldu. Oraya gittim. Bana Fatih’i anlattılar. Ne kadar erken, o kadar verimli olacağını anlattılar. O günden sonra gelmeye karar verdik. İyi ki gelmişiz. Burada çok güzel yol kat etti. İlk baştaki Fatih ile, şu andaki Fatih arasında dağlar kadar fark var. Fatih’in karakterini ayırt edebilmeye başladım. Liderlik ruhu varmış. Konuşma becerisi arttıkça, davranış bozuklukları da düzelmeye başladı. Kendine özgüven geldi. Haftada bir 40 dakika nerede, günlük 6-7 ders nerede. Aradaki fark büyük. Burada sadece eğitime gitmiyor. Teneffüste hayvanlarla. Bilmediğimiz hayvanları burada gördük biz. Almanya’da sordum, soruşturdum. Terapistlere de söyledim; ’Özel eğitime razıyım, bana bir yol gösterin’ dedim. Biz buradan döndükten sonra terapistlerimiz, ‘Lütfen Fatih’i oraya götürün. Burada aynı eğitimi alamayacak’ dediler” ifadelerini kullandı.

"Sadece logopedi için 1.5 yıl bekledik"

Almanya’nın başkenti Berlin’de yaşayan ve eğitim için Türkiye’nin yolunu tutan, Muhammet Kün ise, “Berlin’de ergoterapi, logopedi, fizyoterapist gibi eğitimlere ulaşamadığımız için bir arayış içindeydik. Uzun araştırmalarımız sonucunda burayı bulduk. Geldiğimizde herkesin ilgisi bizi fazlasıyla tatmin etti. Bütün ailelere buradan sesleniyorum. Atlantis’i tercih etmelerini tavsiye ediyorum. Eğitim ve atmosfer açısından Atlantis uzman bir yer” dedi.

Oğlu Fatih Timur’a 4 aylıkken epilepsi teşhisi konulduğunu ifade eden Kün, “7 aylıkken kafatası ameliyatı geçirdi. Yaşadıklarından dolayı gelişim bozukluğu, birçok konuda geriye gitti. Berlin dünyada tanınmış hastanelerin olduğu bir başkent. İlk başta Charité Üniversite Hastanesi’ne gittik. Orada almamız gereken eğitimi söylediler. Buna ulaşmakta zorlandık. Sadece logopedi için 1.5 yıl bekledik. Yer olmadığını söylediler. Zaman bizin aleyhimize ilerliyordu. Bunun Berlin’de çözülemeyeceğini anladık. Vatanımız olduğu için Türkiye’yi tercih ettik. Doğru yerin burası olduğunu düşündüğümüz için 3 yıldır geliyoruz” şeklinde konuştu.

“Hangi kapıyı çalarsanız çalın hepsi aynı şeyi söylüyor”

Tek çocukları olduğunu hatırlatan baba Muhammet Kün, “Bir an evvel düzelmesini, size, ‘Baba’ demesini bekliyorsunuz. Medeniyetin beşiği olarak gördüğünüz başkette, bir takım şeylere ulaşamamak büyük bir travma oluşturuyor. Hangi kapıyı çalarsanız çalın hepsi aynı şeyi söylüyor. Haftada 40 dakikalık bir seans ile çocuğunu geçiştiriyorlar. Bizde, onlar da biliyor. Haftada 40 dakikalık bir eğitim, özel çocuklar kesinlikle yeterli değil ama daha fazlasına ulaşma şansınız yok. Bir hafta geldik sonra beğendik ve sonraki gelişimizde 8.5 hafta kaldık. Hocaların profesyonelliği, atmosferin, hayvanların oluşu çocukların gelişimi açısından çok güzel. Geri döndüğümüzde, Timur 1. Sınıfa gidiyordu. Öğretmenleri ilk başta değişimi fark etti. Çok olumlu buldular, işe yaradığını, devam etmesi gerektiğini beyan ettiler. Yaşadığımız ülkelerde özellikle okul çağındaki çocukların izin alması çok büyük problem. Ancak Timur’daki değişimi gördükleri için 5 haftalık izinle buradayız. Bir hafta bile izin alamıyorsunuz. Atlantis’in farkını onlar da gördü” diye konuştu.

Avrupa'nın en acı çaresizliği
Avrupa'nın en acı çaresizliği
Avrupa'nın en acı çaresizliği