Şengül

Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) İstanbul İl Başkanı Fuat Şengül, İl Başkanlığı binasında düzenlediği basın toplantısında 'Hükümetin şu anda terör örgütü ile yaptığı müzakerelerin Anayasa'ya ve AB'ye aykırı' olduğunu belirtti.

BTP İl Başkanı Şengül; “Türkiye'de siyaset anlayışı ve devlet idaresi şekil değiştirmektedir. Adım adım getirildiğimiz nokta 100 yılı tamamlayamayan bir cumhuriyetin sonu olabilir. Neredeyse, hemen her maddesi sivil otorite tarafından yenilenmiş 82 anayasası, farklı maksatlar arkasına sığınılarak tekrar yazılmaktadır. Bölücü örgütle alt yapısı hazırlanan anayasa çalışmaları, halen yürürlükte olan anayasaya aykırı bir şekilde devam etmektedir.

82 Anayasası Madde 1: "Türkiye Devleti bir Cumhuriyet'tir" der. Madde 2: "Atatürk Milliyetçiliğine bağlılığı" yazar. Madde 3: "Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür" diye devam eder. Madde 4 ise, 1'inci, 2'nci ve 3'üncü maddelerin değiştirilemeyeceğini, değiştirilmesinin teklif dahi edilemeyeceğini anayasal güvenceye almıştır. Bugün ise, yeni anayasanın siyasi kanadı, değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek vatanın bölünmez bütünlüğünü, yıllardır vatanı bölmek isteyenlerle pazarlıktadır. Hatta fikirleri alınmadan anayasa yazımı için kalem oynamamaktadır.

İcraatlar mevcut anayasanın 1'inci, 2'nci ve 3'üncü maddelerine aykırıdır ve anayasal suçtur. Bu durum sadece anayasal suç olmakla kalmamakta, Bizim anayasamızı değiştirmenin derdinde olanlar belli ki, anayasal suçların farkında değiller.

Yapılanlar AB müktesebatına göre de suçtur. Zira üye devletler açısından bağlayıcı bir metin haline gelen "Avrupa Birliği Temel Haklar Şartı'nın 21. maddesi: "Cinsiyet, ırk, renk, etnik veya sosyal köken, dil, din, inanç... Gibi temellere dayanan her türlü ayrımcılık yasaktır" demektedir. Irkçı ve etnik kökene dayalı ayrımcılığın yasak olması AB içinde hukuki yaptırıma da sahiptir. AB'nin İşleyişi Hakkında Anlaşmanın 19. maddesinde: "Konsey, bu anlaşmanın diğer hükümlerine dokunmaksızın, ...özel yasama usullerine uygun olarak ve Avrupa Parlamentosu'nun onayını aldıktan sonra cinsiyet, ırk ve etnik köken, ...ayrımcılığına karşı mücadele etmek üzere uygun tedbirleri almak amacıyla oy birliği ile hareket edebilir" demektedir. Yani ırka ve etnik kökene dayalı ayrımcılık Avrupa Birliği'ne göre de suçtur.

AB talepleri çerçevesinde Türkiye'de 36 etnik kimlikten bahsedilmektedir. Mozaiğin 36 parçasından sadece biri Kürt kardeşlerimizdir. Laz, Çerkez, Boşnak vs. diğer parçalar da bizi biz yapan bütünün elemanlarıdır. Sadece Kürtlerin ezildiğinden bahsetmek ve sadece onlara anayasal haklar bahşetmek, yani etnik köken ayrımı yapmak mevcut anayasaya ve AB müktesebatına aykırıdır.

Kaldı ki, 82 Anayasası, ırk ve etnik köken ayrımı yapmadan tüm vatandaşlarına, "vatandaş olmasından" kaynaklanan hakları sonuna kadar sunmuştur. Bu hakların kullanılmasında herkes eşittir.

Madde 10, herkesin dil, ırk, renk, ...din, mezhep ayrımı olmadan kanun önünde eşit olduğunu yazar. Madde 12, Temel hak ve hürriyetleri "herkes" açısından düzenlemektedir. Madde 17, kişinin dokunulmazlığını; Madde 18, angarya yasağını; Madde 19, kişi hürriyeti ve güvenliğini; Madde 20, özel hayatın gizliliğini; Madde 21, konut dokunulmazlığını; Madde 22, haberleşme hürriyetini, Madde 23, yerleşme ve seyahat hürriyetini; Madde 24, din ve vicdan hürriyetini, Madde 25, düşünce ve kanaat hürriyetini "herkes" açısından düzenlemektedir.

"Herkes", Türkiye Cumhuriyeti Devleti vatandaşı olan ve ben Türk'üm diyebilen "herkestir." Herkes, Atatürk'ün bu devleti kurarken, seçtiği Türk üst kimliği içindeki Kürt, Türk, Laz, Çerkez, Boşnak vs. herkestir. Bugün yeni haklara sahip olma bahanesi ile adı geçen Kürt kardeşlerimiz de bütünün içindeki herkestir. Ve her hakları zaten anayasal güvencededir. Öyleyse, mevcut anayasal düzene ve Avrupa Birliği'ne göre "suç" olan etnik ayrımcılık neden yapılmaktadır?

Burada maksat, hak vermenin ötesinde anayasanın 3. maddesinde vurgulanan "devleti ve milleti ile bölünmez bütünlüğü" zedelemekten başka bir şey değildir.

Bu noktada, gelişmeler karşısında sessiz kalacak her siyasi, büyük bir vebal altındadır. “

Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın geçtiğimiz günlerde Rusya Parlamentosu tarafından davet edilerek Rus Parlamentosu DUMA'da yaptığı konuşmayı da değerlendiren Şengül, bu tarihi konuşmanın uluslararası etkilerinin çok kısa bir zaman içinde görüleceğini belirterek, “Rusya'da yapılan bu konuşma ile Kapitalizm sessiz bir devrimle tarihe gömülmüştür” dedi. Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın Rusya Devlet Başkanlığı Sarayı'na nazır National Otel'de verdiği akşam yemeğine katılanların çarpıcı açıklamalarda bulunduğuna değinen Şengül: “O isimlerden biri de Rusya Devlet Duma'sı Sosyal İşlerden Sorumlu Başkanı Prof. Dr. Vlademir Lisiçkin'di.” Dedi. Lisiçkin'in yaptığı değerlendirmeler üzerine bilgi veren Şengül, Lisiçkin'in Dr. Baş'ın Duma'da yaptığı konuşmanın tarihi bir olay olduğuna işaret ederek şunları söylediğini belirtti: "Milli Ekonomi Modeli Duma'da konuşulmuştur. Bu tarihi bir olaydır ve benzeri yoktur. Prof. Dr. Haydar Baş, Rusya'daki bütün partilerin yöneticilerinin ve temsilcilerinin karşısında konuşma yaptı ve kendi fikirlerini söyledi. Her şey hukuki bir çerçevede oldu. Türkiye'de siyasetçilerin Atatürk'ün yolunu devam ettirmediğine, onun yoluna karşı çıkarak Türkiye'yi ABD'ye ve NATO'ya teslim ettiğine işaret eden Prof. Dr. Lisiçkin, "Bugün Türkiye'de Atatürk'ün yolunu devam ettiren tek siyasetçi Prof. Dr. Haydar Baş'tır. Bizim Prof. Dr. Haydar Baş'ın dile getirdiği gibi Rusya'da yoksul insanların desteklenmesi için Sosyal Devlet'e ihtiyacımız var. Bu vesileyle "Beraber Sibirya'yı gezelim. Lütfen burası hakkında bize projeler üretin, işbirliği yapalım" teklifini Prof. Dr. Baş'a iletti."

Putin Konuşmayı Yakından İzledi!

BTP Lideri Prof. Dr. Haydar Baş'ın Duma'daki konuşmasını yakın takibe aldığını ifade eden Şengül, Rusya Devlet Başkanı Putin'in ekonomi danışmanlarından Rusya Bilimler Akademisi Üyesi Prof. Dr. Yuri Gavrilets'in de, yemekte yaptığı konuşmada, Prof. Dr. Haydar Baş ile Kremlin'in önünde buluşmaktan oldukça sevinçli olduğunu ifade ederek, herkesi tebrik ettiğini dile getirdi. Gavrilets, "Sayın Başkan, Duma'daki konuşmayı yakından izlemiştir" dedi. Prof. Dr. Gavrilets ayrıca "Konular birbirine bağlı ve çok uyumlu. Tezin matematiği denge içinde" diyerek, tezin her meseleyi çözebilen bütünlüğüne dikkat çektiğini belirtti. Liberal Demokrat Parti Başkanı Jirinovski'nin de 'Hem Parlamentodaki çalışmalarımızda, hem de parti çalışmalarımızda Prof. Dr. Haydar Baş'ın fikirlerinden istifade ediyoruz, onları Rusya'da hayata geçiriyoruz' dediğini kaydeden Şengül, Jirinovski'nin Prof. Dr. Haydar Baş'ı ve beraberindeki heyeti, parlamentodaki çalışma odasına davet ederek, görüşme yaptığını belirterek, Jirinovski'nin görüşmenin sonunda: “Bütün dünyadaki Türk gençleri de ‘Ne Mutlu Türk'üm Diyene' desinler” dediğini belirtti.

Yerel Basına davetlerine katıldıklarından dolayı teşekkürlerini ifade eden Şengül, bundan önce olduğu gibi, bundan sonra da basının sorunlarına, özelde de yerel basının sorunlarına karşı hassas olduklarını belirterek, yerel basının sorunlarının tartışılacağı tüm programlara desteklerinin süreceğini, bu konuda Meltem grubuyla da görüşmelerinin sürdüğünü belirtti. Bilindiği gibi, Meltem TV'de Fuat Şengül'ün de katılımıyla yerel basın sorunlarının işlendiği programlar yapılmış, bu programlara katılan yerel basın sorunlarını serbestçe dile getirmişlerdi.

İstanbul İl Başkanlığı'nda yapılan yemekli toplantının, çok sayıda yerel basın temsilcisinin katılımıyla samimi bir ortamda gerçekleştiği gözlendi.

Bakmadan Geçme