Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanından grip uyarısı: 'Grip olan çocuklarınızı okula ya da kreşe göndermeyin'

Acıbadem Ankara Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Derya Bekteş, grip hastalığına yakalanan çocukların okula ya da kreşe gönderilmemesi tavsiyesinde bulundu.

Acıbadem Ankara Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Derya Bekteş, grip hastalığına yakalanan çocukların okula ya da kreşe gönderilmemesi tavsiyesinde bulundu.

Acıbadem Ankara Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Derya Bekteş, gribin, influenza A ve B virüsünün yol açtığı bir enfeksiyon olduğunu vurgulayarak, “Kas, baş ve boğaz ağrısı, titreme, 40 dereceyi bulan ateş, burun akıntısı, öksürük, ishal ve kusma görülür. Birkaç gün ile 2 hafta arasında iyileşir. Şikayet başlangıcından 1 gün önce ve hastalandıktan 5-7 gün sonraya dek bulaştırıcıdır” dedi.

“Grip olan çocuklarınızı okula ya da kreşe göndermeyin”

Grip olan kişilerin hapşırık ve öksürük yoluyla virüsü yaydığını belirten Dr. Bekteş, “Virüsü ağız ya da burun yoluyla soluruz. Gripli kişinin temas ettiği yerlere temas edip elimizi ağız veya burnumuza dokundurduğumuzda da alırız. Hastanın kapalı ortama girip çıkması bile risklidir. Örneğin asansörler bu nedenle çok risklidir” diye konuştu.

Korunma yollarının iyi bilinmesi gerektiğine dikkati çeken Dr. Bekteş, korunmada ilk şartın hastalarla temastan ve kalabalık ortamlardan uzak durmaktan geçtiğini belirtti. Ayrıca vücut direncini yüksek tutmanın çok önemli olduğunu; bunun için düzenli uyku, stresten uzak kalmak, bol taze-meyve tüketmek, terlemeyecek şekilde giyinmek, sık sık el yıkamak, maske kullanımı ve ortamın nemini artırmak gerektiğini ifade etti.

Grip hastalığına yakalanan çocukların okula ya da kreşe gönderilmemesi gerektiğinin de altını çizdi.

“Grip ve soğuk algınlığı birbirinden farklıdır”

Gribin soğuk algınlığına farklılıklar gösterdiğine değinen Dr. Bekteş, “200'den fazla virüs soğuk algınlığı yaparken influenza A ve B grip yapar. Gripte yüksek ateş, baş ağrısı, halsizlik ve öksürük daha şiddetli iken boğaz ağrısı nadirdir. Tanı boğaz sürüntü testi alınarak konulur. Antibiyotikler bakteri üzerinde etkilidir, virüslere etkisi yoktur. İlk 48 saat içinde tanı konulduğunda antiviral tedavi verilir. Tedavi destekleyicidir. Bol sıvı tüketimi, istirahat gerekirse ateş düşürücü ve kas ağrısını gidermek için parasetamol-ibuprofen kullanılabilir” dedi.

“Grip aşısı her yıl yeniden yapılmalı”

Gripten korunmada en etkili yöntemlerden birinin grip aşısı yaptırmak olduğunun altını çizen Dr. Bekteş, “Bir kez grip hastalığı geçirmek hastalığa karşı bağışıklık sağlamamaktadır. Intramuskuler yani kas içi ve deri altı enjeksiyon ile uygulanmalı ve işlem öncesi iyice çalkalanmalıdır. İnaktif yani ölü aşıdır. Her yıl kış aylarında görülmesi beklenen grip virüslerine karşı yeniden hazırlanır. Grip virüsü her yıl değişim gösterir. Her yıl yeni aşı yapılmalıdır. Aşı iyi tolere edilir. Genellikle yan etki görülmez. Aşı yerinde ağrı nadiren olabilir. Aşı sonrası nadiren hafif geçen 1-2 gün içinde kendiliğinden geçen nezle benzeri şikayetler oluşabilir. Sistemik ve lokal etkiler 24-48 saat içinde kaybolur” diye konuştu.

Genellikle ekim ve mayıs ayları arasında grip görüldüğünü belirten Dr. Bekteş, grip vakalarının görülmeye başlamadan en az iki hafta önce yani eylül ve ekim aylarında yapılmasını tavsiye etti.

Aşının koruyucu hale gelmesi için 2 hafta geçmesi gerektiğini, koruyucu etkisinin ise 6 ila 8 ay arasında olduğunu da sözlerine ekledi. Aşının ciddi gribe yakalanma oranını yüzde 75 azalttığını ve özellikle ağır hastalık tablosu ve hastane yatışından koruduğunu vurguladı.

“Riskli gruplar ihmal etmemeli”

Dr. Bekteş, aşının kimler için uygun olduğuna dair soruyu ise şöyle cevapladı:

“6 aylıktan itibaren herkes grip aşısı yaptırmalıdır. 6 ay ila 5 yaş arası çocuklara, ilk 3 aydan sonra gebeler, emziren anneler de hiç endişelenmeden aşı olabilirler. Ayrıca risk altındaki gruplar var; bağışıklık sistemi baskılanmış kişiler, sağlık çalışanları, yaşlılar; astım, diyabet, kalp, böbrek hastalığı, nörolojik hastalık, kanser, organ ve kemik iliği nakli olmuş hastalar, çeşitli kronik hastalıklar yaşayanlar ve onlarla aynı evde yaşayan ile bakım veren kişiler de aşıyı mutlaka yaptırmalılar.”

Risk grubunda olmayan çocukların dahi aşılanması gerektiğinin altını çizen Dr. Bekteş, “Hafif üst solunum yolu enfeksiyonu aşı yapılmasına engel olmaz. Bazen geçirilen hastalığın influenza olup olmadığı kesin anlaşılamaz. Şüphede kalındığında grip geçirmiş kişiye aşı yapılsa da herhangi bir yan etki oluşmaz. Gebeyken aşı yapılırsa, doğum sonrası bebek aşı olacağı zamana dek birkaç ay anne karnındaki aldığı antikorlarla korunur” dedi.

“Grip geçiren kişinin aşı olmasına gerek kalmaz.”

6 aydan küçük bebeklerin anne sütü sayesinde koruma altında olduğu için aşıya gerek duymadığından bahseden Dr. Bekteş, “İlk 3 ayındaki gebeler, doktoru tarafından kesin gerekli olduğu saptanırsa grip aşısı olabilir. Ayrıca alerji uzmanlarına danışarak şiddetli yumurta alerjisi olanlar da yaptırmalılar. Aşının sakıncalı olduğu hastalık grupları da var. Geçmişte alerjik reaksiyonu olanlar, influenza aşısını takiben 6 hafta içinde gullian-barre sendromu geçirme öyküsü olanlar, ateşli orta-ağır hastalığı olan çocuklar için aşının sakıncaları olabilir” dedi.

Aşı olmadan önce aynı yıl içinde grip geçirmiş kişinin zaten virüse karşı bağışıklık kazandığını, o sene aşı olmasına gerek olmadığını anlattı.

Aşı dozları önemli

Dr. Bekteş 6 ay ve 3 yaş arası çocukların daha önce aşılanmamışsa yarım doz (0,25 ml), 4 hafta sonra ikinci doz yapıldığını; geçen yıl yapıldıysa 3 yaş altına tek ya da iki dozun yeterli olduğunu; daha önce yapılmadıysa 3-8 yas arasında 4 hafta arayla tam doz (0,5 ml) uygulanması gerektiğini dile getirdi.

9 yaş üzerindekilere tek ve tam dozun yeteceğini belirten Dr. Bekteş, 2 doz yapılması gereken yerde tek doz yapılırsa koruyuculuğun hiç olmayacağı ya da az olacağı uyarısında bulundu.

Anne babaların, aşının içinde cıva bazlı koruyucu thimerosal olup olmadığını sorduklarını aktaran Dr. Bekteş “Bu, çoklu dozlu aşılara eklenen ve mikroorganizma bulaşını önlemeye yarayan bir maddedir. Tek doz aşılar bunu içermez. Ayrıca bilimsel çalışmalar bu maddenin lokal şişlik ve kızarıklık dışında başka bir zararlı etkisini bildirmemiştir” dedi.

İHA

Bakmadan Geçme