- Haberler
- Genel
- 7 gün boyunca laboratuvarda korona virüsle baş başa kalacak olan Prof. Dr. Ovalı: 'Bana dua edin'
7 gün boyunca laboratuvarda korona virüsle baş başa kalacak olan Prof. Dr. Ovalı: 'Bana dua edin'
Hematoloji Uzmanı Prof. Dr. Ercüment Ovalı, TÜBİTAK tarafından bir internet sitesi üzerinden yapılan yayında, korona virüs tedavisi ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Konvelsan plazma tedavisi ile ilgili konuşan Prof. Dr. Ovalı, 'Bilimsel verilere göre şu an elimizdeki en etkili tedavi ile karşı karşıya olduğumuzu belirtmek istiyorum" dedi. Araştırma yapmak amacıyla laboratuvara girip 7 gün boyunca korona virüsle baş başa kalacağı öğrenilen Prof. Dr. Ovalı, 'Bana dua edin' dedi.
Hematoloji Uzmanı Prof. Dr. Ercüment Ovalı, TÜBİTAK tarafından bir internet sitesi üzerinden yapılan yayında, korona virüs tedavisi ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Konvelsan plazma tedavisi ile ilgili konuşan Prof. Dr. Ovalı, “Bilimsel verilere göre şu an elimizdeki en etkili tedavi ile karşı karşıya olduğumuzu belirtmek istiyorum" dedi. Araştırma yapmak amacıyla laboratuvara girip 7 gün boyunca korona virüsle baş başa kalacağı öğrenilen Prof. Dr. Ovalı, “Bana dua edin” dedi.
TÜBİTAK, Youtube üzerinden "COVID-19 Türkiye Platformu Aşı ve İlaç Geliştirme" başlıklı bir konferans gerçekleştirdi. Konferansta çok sayıda bilim adamı korona virüsle ilgili çalışmalarını sundu. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank da konferansa katıldı ve bilim adamlarına bazı sorular yöneltti.
Bir süredir laboratuvarda ekibi ile birlikte korona virüse karşı tedavi çalışmalarını sürdüren Acıbadem Labcell Hücresel Tedavi Laboratuvarı sorumlusu Hematoloji Uzmanı Prof. Dr. Ercüment Ovalı da konferansa katıldı. Prof. Dr. Ovalı yaptığı sunumda, “Önce bir önerim olacak, bu önerim hem Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı (TÜSEB) hem TÜBİTAK hem de bakanlıklara olacak. Çalışmalarımızı bir kere iki gruba ayırmak zorundayız. Bir tanesi çok acil olacak çalışmalar, yani önümüzdeki birkaç ay içinde sonuçları hastalara dokunacak olan çalışmalar ve uzun vadeli çalışmaların ikiye bölünerek dizayn edilmesi gerekiyor. Bir de benim tüm bu çalışmalar esnasında gördüğüm çok önemli bir şey daha var. Temel bilimciler, ayrı çalışıyor klinisyenler ayrı çalışıyor ve aslında klinisyenlere son derece önemli bazı noktalarda ihtiyaç var. Bir örnek vermek istiyorum, hastalarımız virüsün meydana getirdiği reaksiyon nedeni ile nefes alamadıkları için kaybediliyor. İçeriye çok güçlü bir şekilde oksijen verip, akciğerin zarı içerisinde meydana gelmiş ince, jelimsi tabakayı aşmaya çalışıyorlar. Öncelikle klinisyenlerin bu jelimsi tabakanın ortadan kaldırılması konusunda çok önemli desteğe ihtiyaçları var. Virüsü durdurmak çok önemli ama önce oksijeni daha iyi içeriye nasıl alabiliriz, bunun hızla çalışılması lazım. Çünkü entübasyonu olan hastalarımızın en acil buna ihtiyacı var. Bu oksijen içeriye daha iyi nasıl verilebilir? Jel nasıl dağıtılabilir? Bunun şimdi hiç konuşulduğunu görmüyorum, mutlaka tartışılması gereken ya da çalışmalarda klinisyenler ile temel bilimcilerin tartışabilecekleri modellerin geliştirilmesi gerektiğine inanıyorum.
Yani bugün için uygulanan tedavilerin, Aralık ayında başlayan bu enfeksiyonda bu kadar tedavi değişikliğine rağmen, bugün geldiğimiz noktada dünyada ölüm hızlarının değişmediğini görüyoruz. Bu da mevcut tedavilerin işe yaramadığını, daha acil bir şeye gereksinim olduğunu gösteriyor. Bir başka nokta, bir ülke bir virüs ile savaşmak istiyorsa, öncelikli olarak bu virüsü izole edebilmeli ve çoğaltabilmeli. Türkiye’de BSL 3 ve BSL 4 laboratuvarımız maalesef yok. En kısa sürede organize edilmeli ve kurulmalı. BSL 3 laboratuvarı ise bizde var, bir TÜBİTAK’ta var bir de sanıyorum Ankara’da vardı diye biliyorum. Bu laboratuvarların sayısı hızla artırılmalı. Bu çok önemli bir nokta” dedi.
Ekibi ile 5 ayrı konuda yaptığı çalışmalardan Bahseden Prof. Dr. Ovalı, “Bundan sonra da biz ne yapacağız bunlardan bahsetmek istiyorum. Bizim 5 ayrı konuda çalışmamız var ama bundan bir tanesi son derece önemli. Biri aşı geliştirmesi, ekibim Türkiye’deki tek canlı virüsü izole edip üretmeye çalışan bir grup. Bildiğim kadarıyla başka virüs üretimine çalışan bir grup yok ki virüsün üretilmesi bu virüse antikor geliştirilmesi. Ve bu virüs üzerinde yapılacak çalışmaların, bilgisayar modellemesinin ötesinde faydası olacağını düşünüyorum. Bir diğer yaptığımız şey, kök hücrelerin bu anlamda kullanılması ve molekülünün klinikteki ekinliğinin test edilmesini içeren çalışmalar ama en çok önem verdiğimiz ve bugün anlatmak istediğim konu ile ilgili yani ’Konvelsan plazma’ dediğimiz insanların çok kısa sürede hayatına dokunabilecek bir tedavi metodundan bahsetmek istiyorum. Şimdi öncelikle neden konvelsan plazma? Hayatımız için neden önemli biraz ondan bahsetmek istiyorum. Bir kere konvelsan plazma dediğimiz bağışık insanların kanının diğer insanların tedavisi için kullanılması 18. yüzyılın sonlarına dayanmakta. EBOLA verisine baktığımız zaman etkili oldu ve emniyetli olduğunu görüyoruz. İnfluenza çalışmalarında aynı sonuçları görüyoruz. H1N1 verileri aynı şekilde emniyetli ve etkili olduğunu gösteriyor. SARS ve MERS verisi özellikle erken kullanımda etkili ve emniyetli olduğunu gösteriyor ve son olarak da COVİD-19’da yapılan çalışmalar ileri seviyedeki hastalarda dahi etkin ve emniyetli olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla bugün baktığımızda, şu anki profil açısından baktığımızda, mevcut tedavilere göre daha az yan etkiye ve muhtemelen test edilmediği için, karşılaştırılan bir çalışma olmadığı için onlardan daha etkili olduğunu söyleyebiliriz” dedi.
Tedavinin bazı yan etkilerinin olduğunu belirten Prof. Dr. Ovalı, “En önemli yan etkilerden biri SARS ve MERS’de yapılan çalışmalarda, bu plazmayı insanlara infuze ettikten sonra enfeksiyonun aktive olabilmesi gibi bir yan etki. İkincisi bir başka insanın plazmasını tedavi için kullandığınızda işlerin immün yanıtı gecikebiliyor. İnfuze edilen plazmanın içindeki antikorların hastanın akciğerlerinde yeni lezyonlara sebep olabilmesi söz konusu ve yeterli miktarda antikor verebilmek için yüksek miktarda plazma infuze ettiğinizde ise akciğerde bizim TACO adını verdiğimiz transfüzyon ile ilişkili kalpte yüklenmeye neden olması ile birlikte, kalp yetmezliğini artırabiliyor, enfeksiyon bulaştırabiliyorsunuz. Ve son olarak alerji. Peki bu yan etkileri kontrol edebilir miyiz? Evet tabii ki edebiliriz. Bunun birinci yolu, infuze ettiğimiz plazmanın içindeki antikor çeşitliliğinin fazla ve yüksek olması. İkinci problem, gecikmiş ümmin yanıt. Sözünü ettiğimiz plazmanın içindeki antikorlar akciğerde yeni hasarlar yaratabilir ama bunu önlemek de son derece kolay. Eğer bu plazmalar erkeden ya da hiç doğum yapmamış kadınlardan hazırlandığı takdirde bu sorun da aşılabiliyor. Bir diğer problem aşırı miktarda antikoru vermek istiyorsanız yüksek seviye vermek zorundasınız ve entübe durumdaki kalp yetmezliği gelişmiş hastalarda bu kadar yüksek plazma sorun yaratabiliyor. Bu durumda verdiğimiz plazma mutlaka konsantre, düşük seviyeli olmalı. Enfeksiyon bulaşı ağır durumda zaten bir grup enfeksiyon ile savaşıyor, yeni bir enfeksiyon bulaştırma şanssızlığını vermemelisiniz. Bu durumda da plazmaların verilmeden önce patojen olarak tüm viral ya da bakteriyel yük açısından inaktive edilmesi son derece önemli. Hemoliz (Hemoliz, hemolitik anemidir. Hemolitik anemi, dış veya iç olabilir. Kırmızı kan hücreleri, tüm vücuda kalbinizden akciğere kadar oksijen taşıma gibi önemli bir misyona sahiptir. Kırmızı kan hücrelerini, kemik iliği yapar. Kemik iliği, kırmızı kan hücrelerini yapmayı bıraktığında hemolitik anemi ortaya çıkar. Yani kırmızı kan hücreleri olması gereken ömürlerini tamamlamadan hasara uğrayıp yıkılırsa Hemoliz denilen Hemolitin Anemi meydana gelir) de önemli olabilir çünkü zaten anemisi meydana gelmiş bir hastada yeni bir hemoliz anemiyi derinleştirecek. Bu durumda infuze ettiğimiz plazmaların içindeki kan gruplarına karşı olan antikorların da kontrol edilmiş, belli bir miktarın altında olması gerekiyor. Alerji ise Allah’tan çok sorun değil" ifadelerini kullandı.
Bu tedavi yönteminin uygulanması için hızla donör çağrısı yapılması gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Ovalı,”Bu durumda biz eğer doğru bir konvelsan plazma tedavisi yapacak isek havuzlanmış, içindeki antikorun 1/300’den daha yüksek olan, içinde elektrositlere karşı antikor miktarının düşük olduğu, patojen free ve konsantre bir plazmaya ihtiyacımız var. Hepimiz biliyoruz dün itibarıyla Sağlık Bakanlığımız hızla bu tedaviyi onayladı. Biz bu açıdan son derece mutluyuz ve bir de genelgenin arkasında dikkat edilmesi gereken noktaları yazdı. Şimdi, Bakanlığımızın bu şartları oluştururken şunu göz önüne aldığını çok iyi anlıyorum. Hızla plazma tedavisi her yerde devreye girebilir. Yalnız benim bu noktada kuşkularım var, standart plazma beraberinde istenmeyen sorunları getirebilir. İşte bu yüzden grubumuz 4 haftadır çalışıyor ve şu anda üretime hazır olan FDA’in (Amerika Birleşik Devletleri’nin Sağlık Bakanlığı’na bağlı; gıda, diyet eklentileri, ilaç, biyolojik medikal ürünler, kan ürünleri, medikal araçlar, radyasyon yayan aletler, veteriner aletleri ve kozmetiklerden sorumlu bürosu) belirttiği standartta ürünü hazırlamış durumda. Bir kere donör seçim kriterlerimiz var. Bu noktada, bir şeyin altını çizmek istiyorum. Ülkemizde özellikle konvelsan plazmayı ana kaynağı olan bağışık donörlere ulaşabilmek mümkün ve burada alınan standartlar da çok ağır değil. Şu anda bizim sadece kendi hastalarımızdan saptadığımız, özellikle kendi hastalarımıza bulaştırmış olan hastalarımızın çocuklarının immün olduğunu görüyoruz ve bizim elimizde yaklaşık 20 civarında donör var. Bir kere donör çağrısı hızla yapılmalı, davet edilmeli. Bu noktada tarama testleri çok önemli. tarama testleri sadece hastalara yapıldığı sürece, bizim immün insanları bulabilme şansımız kısıtlanıyor. O yüzden bir organizasyonun alınan karar hızla eklenmesi gerekiyor" diye konuştu.
Şu anki üretim metodlarını da anlatan Ovalı, "Uygun donör seçiliyor, önce patojen inaktive ediliyor, içerisindeki proteazlar (Proteinlerin parçalanmasından sorumlu enzim grubu) ki bu viral enfeksiyonlarda bunları çok istemiyoruz, azaltılarak konsantre ediliyor. Sonra içindeki antibody titresi (Bir antikor titresi, belirli bir epitopu tanıyan ve hala pozitif bir sonuç veren en büyük seyreltmenin tersi olarak ifade edilen bir organizmanın ne kadar antikor ürettiğinin bir ölçümüdür.) gösteriliyor ve 100 ml’lik kryobagler halinde hazır. Yapılan kalite kontrol testlerinden bir tanesine dikkatiniz çekmek istiyorum. Bu teste özellikle canlı Covid-19 virüsü üzerinde değişik ilüzyonlarla koyduğunuzda elinizdeki plazmanın etkinliğini gösteriyor. Sonuç olarak plazma tedavisi elimizdeki en güçlü tedavi ve bunun biran önce uygulamaya yüksek standartta girmesi gerekiyor. Bunun için de bir organizasyon hazırladık, yakında bakanlığımıza sunacağız. Bu organizasyonda donör seçimi ve gelişmeleri takip edecek ve verilen plazmanın etkinliğini takip edecek bir bilim kurulu, bir üretim merkezi, bir donör organizasyon alt yapısının hızla oluşması gerekiyor. Ben bakanlığımızın bunları çok kısa sürede organize edeceğine inanıyorum. Ve bilimsel verilere göre şu an elimizdeki en etkili tedavi ile karşı karşıya olduğumuzu belirtmek istiyorum" diye konuştu.
Araştırmalarını yürütmek için 7 gün boyunca laboratuvarda korona virüsle baş başa kalacak olan Prof. Dr. Ovalı’nın “Bana dua edin” dediği öğrenildi.