55 yaşındaki Recep Tokmak: 'Nakil beklerken ölürüm diye borçlarımı cebimde taşıdım'

Yıllarca kamyon şoförlüğü yapan 55 yaşındaki Recep Tokmak, kardeşinin verdiği böbrekle yaşama tutundu. Zorlu nakil sürecinde yaşadıklarını anlatan Recep Tokmak, 'Zaman zaman yolun sonuna geldiğimizi düşündük, çocuklarımızla vedalaştık. Kimden ne aldıysam, kime ne verdiysem cebimde borçlarımı yanımda kağıtla taşıdım ki ben öldükten sonra çocuklarım ödesin. O kadar kötü oldum ki, o anlarım film olsa da çekilse. Artık hayatın bana bahşettiği bu ömrü doya doya yaşamak istiyorum' dedi.

55 yaşındaki Recep Tokmak: 'Nakil beklerken ölürüm diye borçlarımı cebimde taşıdım'
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Yıllarca kamyon şoförlüğü yapan 55 yaşındaki Recep Tokmak, kardeşinin verdiği böbrekle yaşama tutundu. Zorlu nakil sürecinde yaşadıklarını anlatan Recep Tokmak, “Zaman zaman yolun sonuna geldiğimizi düşündük, çocuklarımızla vedalaştık. Kimden ne aldıysam, kime ne verdiysem cebimde borçlarımı yanımda kağıtla taşıdım ki ben öldükten sonra çocuklarım ödesin. O kadar kötü oldum ki, o anlarım film olsa da çekilse. Artık hayatın bana bahşettiği bu ömrü doya doya yaşamak istiyorum” dedi.

1-9 Kasım Organ Bağışı Haftası dolayısıyla farkındalığı arttırmak amacıyla Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi’nde Pandemide Organ Nakli başlıklı bir seminer düzenlendi. Programa Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi ve Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Nurettin Yiyit, Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü Doku, Organ Nakli ve Diyaliz Hizmetleri Dairesi Başkanı Dr. Fatih Kacıroğlu ile hastane çalışanları katıldı. Programda organ naklinin önemine dikkat çekilirken bu konuda vatandaşların bilinçlendirilmesi gerekliliğine vurgu yapıldı.

“Öleceğim” diye borçlarının yazdığı kağıdı cebinde taşıdı

Programa katılan isimlerden Küçükçekmece’de yaşayan 55 yaşındaki Recep Tokmak hikayesiyle dikkat çekti. Uzun yıllar kamyon şoförlüğü yapan Tokmak, önce az görülen wegener hastası olduğunu öğrendi. Ardından böbrek yetmezliği yaşayan Tokmak için organ arayışına girilirken, eşi vermek istedi. Ancak eşinin böbreğini vermesi halinde kendisinin sıkıntı yaşayacağının anlaşılmasıyla kardeşleri 55 yaşındaki Recep Amca için seferber oldu. Kardeşinin böbreğinin uyum sağlamasının ardından yapılan nakille yaşama bağlanan Tokmak, programda organ bağışının önemine vurgu yaptı. Recep Amca’nın kimi zaman öleceğini düşündüğünü için borçlarının yazdığı kağıdı cebinde taşıdığını anlatması ise duygulandırdı.

“Beni en çok mutlu eden nakilleri kadavradan yapmışız”

Programda konuşan Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi ve Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Nurettin Yiyit, “Nakiller yapmışız ama beni en çok mutlu eden kadavradan yapmışız. Maalesef organ bağışında sevdiğine canını verecek kadar hassas ruhlu bu toplumun vefat etmiş yakının bedenini iyilik ve güzellik anlamında istifade edilmesine çok katkı sunmamasının üzüntüsünü yaşıyoruz. Türkiye olarak biz en zoru başarmışız; bunun alt yapısını hazırlamış, bizim hastanemizde bu anlamda iyi bir rol model olabilecek bir hastane. Alt yapıyı hazırlamış ancak bunu değerlendirecek kıymette bağışı üretme sıkıntısı yaşamış, belki de kıyasladığımız tek ülke bile olabiliriz. Bu anlamda devlet, millet olarak yaptığımız o yapılaşmayı bağış olarak da desteklersek herhalde ülke olarak da dünyanın tıp literatüründe yerimizi alacağımızı düşünüyorum” dedi.

“Hayatın bana bahşettiği bu ömrü doya doya yaşamak istiyorum”

Nakil gerektiğini öğrendikten sonra yaşadıklarını anlatan 55 yaşındaki Recep Tokmak, “Çok uzun süre araştırma yaptık bunun çözümünü bulamadık, binde 3 kişide görülebilecek wegener diye bir hastalığa yakalandım. 2014 yılında böbrek biyopsisi yapılarak bu açığa çıktı. Acilen nakil olmam gerektiğini pandemi nedeniyle de donör, kadavra bulunamayacağı için zor bir sürece girdiğimizi doktorum bana izah etti. Benim küçük kardeşimden aldık böbreği, bir buçuk yıl oldu, şu anda çok güzel bir hayat yaşıyorum. Zaman zaman yolun sonuna geldiğimizi, zaman zaman geri canlandığımız anları yaşadık, çocuklarımızla kimi zaman vedalaştık. Biz öldükten sonra olabilecek borçlarımızı, harçlarımızı çoğu zaman çocuklarıma ben cebimde yazı olarak taşıdım. Kimden ne aldıysam kime ne verdiysem cebimde kağıtla taşıdım ki ben öldükten sonra hakkımı çocuklarım ödesin. Eşime hiçbir zaman sır bırakmadım, her şeyimi paylaştım. Bu süreçte eşimin bana çok büyük faydası oldu, elimi hiç bırakmadı. O kadar kötü oldum ki o anlarım film olsa da çekilse. Ben nakliyeciyim, kamyoncuyum, 1985’ten beri yapıyorum. Türkiye’de gitmediğim il, ilçe çok azdır. O haldeyken bile bu tedavilerimi hiç aksatmadım. Artık yapmayacağım, hayatın bana bahşettiği bu ömrü doya doya yaşamak istiyorum. Daha önce yaşamadım. Beş kardeşim duyar duymaz geldi, beşi de ‘benden al’ dedi, buradaki hocalarımız hayret içinde kaldı. Aynı pozisyon Allah korusun, onlardan birinde olsa ben de emanet canımla koşarak giderim” şeklinde konuştu.

“Ben böbreğimi verebilirim dedim”

Eşinin kardeşinin böbreğiyle hayata tutunduğunu anlatan Fatma Tokmak, “Her şey de yanındaydım, ben böbreğimi verebilirim dedim. En son da tek böbrek sana yeterli gelmeyecek dediler. O zaman çok üzüldüm. Kardeşinden Allah bin kere razı olsun” ifadelerini kullandı.